Hava Durumu

GİRESUN’DA BELDELERİN KAYBOLAN SESİ

Yazının Giriş Tarihi: 04.11.2025 22:15
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.11.2025 22:19

GİRESUN’DA BELDELERİN KAYBOLAN SESİ

Ömür Yüksel

Siyaset Bilimci/Sosyolog

B Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı

Bir zamanlar tabelaları vardı.

Giresun’un dağlarında ve kıyılarında, küçük ama umut dolu beldeler kendi ayakları üzerinde durmanın heyecanını yaşıyordu.

Bugün o tabelalar yok ama belediye olmak bu topraklarda yaşayanların hafızasında duruyor …

1980’lerin sonu ve 1990’ların başı, Türkiye’de “yerinden yönetim” anlayışının güç kazandığı, köylerin kente dönüştüğü yıllardı. O dönemde Giresun’un pek çok köyü, artık kendi geleceğini belirlemek isteyen halkın iradesiyle belde belediyesine dönüşmüştü.

Çaldağ, Yavuzkemal, Kümbet, İnişdibi, Kovanlık, Tamzara, Piraziz’in bazı beldeleri ve Görele’ye bağlı Çanakçı Karabörk gibi yerleşimler bu dönemin simge belediyeleri arasında yer aldılar.

Böylelikle bu belediyeler yol, su, kanalizasyon, çöp toplama gibi temel hizmetleri kendi kaynaklarıyla çözmeye başlamış, bazı mahalleler birleşmiş, gençler için yeni yeni iş sahaları açılmıştı.

Küçük çaplı da olsa ekonomik canlanma başlamış, belediyelerin aldıkları araçlar, yeni imar planlarının yeşermesiyle başlayan yeni inşaatlar ile yerel istihdam olanakları artmaya başlamıştı. Pazar yerleri kurulmuş, esnaf sayısı artmış, ticaret harekelenmişti.

Çaldağ orman ve maden işçiliğiyle öne çıkarken,

Kovanlık fındık ticaretiyle çevre köylerin merkezi olma yolunda ilerliyordu.

Yavuzkemal ve Kümbet yayla turizmiyle daha fazla gelir elde etmenin planları yaparken,

Tamzara el dokuması kumaşlarıyla bölgesel bir marka olma yolunda hedef büyütmüştü.

Çanakçı Karabörk kaydettiği gelişmeler nerdeyse Çanakçıyı geride bırakmıştı.

Bu belediyelerin, mütevazı bütçeleri ile yarattıkları yerel istihdam, bölge ekonomisine çarpan etkisiyle büyük bir ekonomik hareketlilik getirmişti.

Belediye olmanın önemli bir getirisi de demokratik temsilin yerel ölçekte güçlenmesiydi. Halk artık kendi başkanını seçiyor, meclis üyelerini belirliyor, alınacak kararları doğrudan katılabiliyordu.

Bir kaldırımın, bir su hattının, bir pazar yerinin kararı artık merkezden değil, halk meclisinden geçiyordu.

Ancak 2012 yılında yürürlüğe giren 6360 sayılı Büyükşehir Yasası, Giresun’da da belediyeleşme anlamında büyük bir kırılma yarattı. Nüfusu 2.000’in altına düşen belde belediyeleri kapatılma kararı mahalle ya da köy statüsüne geri dönen yerlerde hızlı bir geriye dönüş başlamıştı.

Tabelalar indirildi, personel ilçe belediyelerine devredildi, araçlar satıldı.
Birçok yerde belediye binaları boş kalırken, bazıları okul veya depo olarak kullanılmaya başlandı.

Aslında tam bu noktada herhangi bir belde, yakın köyleri belediye sınırına katarak nüfusunu 2.000’in üzerine çıkarabilir, kapanmaktan kurtulabilirdi.

Ama süreç çok hızlı, bilgi akışı yetersiz, İl ve belde yönetimleri zayıftı…

Ne yazık ki hiçbir belediye bu imkânı etkin biçimde kullanamadı.

Yaşayan kırılma ile ekonomisi çarpan etkisiyle büyüyen ilçeler yine ayni çarpan etkisiyle geriye gitmeye başladı. Ekonomik hareketlilik durma noktasına geldi.

Yaz spor okulları, kurslar, tiyatro çalışmaları kapanma ile birlikte ilçe merkezlerine taşınırken, “aidiyet duygusunu” zedelenmesi ile gençlerin katılımları azaldı.

Bir zamanlar gençlerin ışıklar altında top koşturduğu Çaldağ’ın halı sahası, bakımsızlıktan çimlerini kaybetti.

Kovanlıkspor ve İnişdibispor gibi takımlar, belediye desteği kesilince liglerden çekildi.

Yayla şenlikleri, halk oyunları, tiyatro gösterileri köy muhtarlıklarının etkinlikleri sürdürecek ekonomik veya kurumsal güce sahip olmadıkları için sessizliğe gömüldü.

Kültürel üretim neredeyse durdu.

...

Bu günlerde Çaldağ, Yavuzkemal, İnişdibi, Kovanlık ve Tamzara gibi yerlerde yeniden “belediye olma” isteği dillendirilmeye başlandı.

Bu talebin arkasında; hizmetlerin yeniden yerinde planlanması, halkın karar süreçlerine katılması, ekonomik kaynakların adil paylaşımı ve yerel kimliğin korunması var.

Bu beldelerin tekrar belediye statüsüne kavuşması, sadece idari bir değişiklik değil olarak değil, Giresun’un yerel kalkınma ve dayanışma ruhunun yeniden doğuşu olarak değerlendirilmelidir.

Şehrin tüm siyasi ve sivil inisiyatifleri Çaldağ, Yavuzkemal, İnişdibi, Kovanlık ve Tamzara gibi yerlerin belediyelerin geri verilmesi, Giresun’un topyekûn kalkınma planı içinde kentin ve yöresel kimliklerin yaşaması, dayanışması ve bölgenin ekonomik anlamda geleceğe tutunma biçimi olarak desteklenmelidir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.