Soğuk algınlığı ve grip vakaları mevsim geçişinde artıyor. Uzmanlar bağışıklık sistemi zayıflarken risk grubundaki kişilere grip ve zatürre aşılarını öneriyor. Hijyen, dengeli beslenme, uyku ve spor korunmada önemli. Mevsime uygun giyinmek de tavsiye ediliyor.
Haber Giriş Tarihi: 26.09.2025 13:27
Haber Güncellenme Tarihi: 26.09.2025 13:29
Kaynak:
Faselis
Soğuk algınlığı ve grip vakaları artış gösteriyor!
Mevsim dönüşleri için önemli 10 öneri!
Ara mevsimlerde sıcaklık, nem ve güneş ışığı değişikliklerinin bağışıklığı zayıflattığını belirten uzmanlar, bu durumun bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceğini ifade ediyor.
Özellikle üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, cilt sorunları ve depresif ruh durumlarının bu zamanlarda arttığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “36–37 dereceye ayarlanmış olan vücut ısı dengemiz, değişen hava şartları nedeniyle bozulabilir. Bu dönemde enfeksiyon riskiyle karşılaşıp koruyucu önlemleri almazsak, ciddi sağlık sorunları yaşayabiliriz.” dedi. Risk grubundaki bireyler için grip ve zatürre aşılarının önemine işaret eden Dr. Mamçu, el hijyeni, maske kullanımı, dengeli beslenme, düzenli uyku ve spor gibi alışkanlıkların sağlığı koruma açısından kritik olduğunu vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, mevsim değişikliklerinde görülebilecek enfeksiyon hastalıkları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Mevsim geçişleri sağlık sorunlarına yol açabilir!
Ara mevsimlerde sıcaklık değişimlerini hatırlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Değişen sıcaklıkla birlikte nem oranı da farklılaşıyor. Havadaki nem miktarı ve güneş ışınlarının açısı değişiyor. Yani vücudumuzun doğduğu şartlar ve bu şartların etkileri de değişiyor.” dedi.
Hormonal değişikliklerin de meydana geldiğini belirten Dr. Mamçu, “Buna bağlı olarak besin tercihleri de farklılık gösteriyor. Yazın tükettiğimiz yiyeceklerle kışın tükettiklerimiz aynı değil. Çevresel faktörlerin değişmesi de önemli. Bazı alerjenler havaya karışıyor veya kayboluyor. Tüm bunlar bağışıklık sisteminde değişikliklere neden oluyor.” şeklinde konuştu.
Isı değişiklikleri bağışıklığın zayıflamasına yol açabilir!
Hem hormonal sistemde hem de bağışıklık süreçlerinde değişiklikler meydana geldiğini belirten Dr. Mamçu, “Güneş enerjisinin ve ışık miktarının azalması, melatonin ve serotonin seviyelerini etkiliyor; bu da D vitamini seviyelerinin azalmasına yol açıyor.” dedi.
Klinik çalışmalar, belirli mevsimlerde bazı hastalıkların daha yaygın görüldüğünü belirten Dr. Mamçu, “36–37 dereceye ayarlanmış olan vücut sıcaklığımız, değişen hava koşulları ile dengeyi kaybedebilir ve bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla hastalıklara yol açabilir. Bağışıklık sistemi, vücudu yabancı mikroorganizmalar, toksinler, virüsler ve parazitlere karşı korur ve sağlıklı kalmamızı sağlar. Mevsim değişimlerinde özellikle sıcaklık farkları bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Eğer enfeksiyon riskiyle karşılaşırsak ve koruyucu önlemleri almazsak, ciddi hastalıklarla karşılaşabiliriz.” uyarısında bulundu.
Ara mevsimlerde en sık görülen hastalıklar!
Mevsim değişikliklerinde belirli hastalıkların öne çıktığını ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, bu hastalıkları şöyle sıraladı:
“Soğuk havalarla birlikte insanlar daha çok kapalı alanlarda zaman geçiriyor. Açık havada geçirilen süre azalıyor. Okullar ve kreşler açılıyor, çocuklar bir araya geliyor. Alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda geçirilen süre artıyor. Bu da solunum yoluyla bulaşan mikropların yayılmasını hızlandırıyor. Üst solunum yolu hastalıklarından en yaygın olanı nezle veya soğuk algınlığı (rinovirüs kaynaklı) görülüyor. Farenjit ve sinüzit de sık rastlanılan hastalıklardır. Alt solunum yolu hastalıkları da önemlidir. Özellikle KOAH gibi kronik obstrüktif akciğer hastalığı bulunanlar, bronşit, bronşektazi, astım gibi rahatsızlıkları olanlar veya sigara içenlerde alt solunum yolu enfeksiyonlarında akut alevlenmeler görülebilir. Dışarıdan gelen virüs veya bakteriler, hasta akciğerde kolayca enfeksiyon yaratabilir.
Havadaki nem azalıyor, sıcaklık değişiyor. Vücudun en büyük organı olan deride kuruma, çatlama, pullanma ve soyulmalar olabilir. Bu durum kaşıma veya temas ile enfeksiyonlara yol açabilir veya mevcut cilt hastalıklarını artırabilir.
Mevsim geçişlerinde pek çoğumuzda bıkkınlık, keder, yaz günlerinin sona ermesini istememe, karamsarlık gibi depresyon benzeri belirtiler meydana gelebilir. Bunlar, vücutta meydana gelen hormonel ve biyokimyasal değişikliklerden kaynaklanır.”
Risk altında olan gruplar için aşılar önem taşıyor!
Araştırmalar, mevsim geçişi hastalıklarının genellikle bir hafta-on gün sürdüğünü, bazen bir aya kadar uzayabildiğini gösteriyor diyen Dr. Mamçu, “Bu hastalıklar özelikle ‘kırılgan yaş’ dediğimiz 65 yaş üstü ve 2 yaş altındaki bireylerde ve kronik böbrek, akciğer veya kalp hastalığı olanlar, hipertansiyon veya diyabeti bulunanlar, bağışıklığı baskılanmış bireylerde daha sık görülür.” dedi.
Bu riskli gruplar için aşıların önem taşıdığını vurgulayan Dr. Mamçu, “Özellikle grip ve zatürre aşıları bu dönemde tavsiye edilir. Grip aşısının her yıl tekrarlanması gerekir. Dünya Sağlık Örgütü, ülkedeki en yaygın suşlara göre aşı içeriğini her yıl günceller. Türkiye’de eylül-ekim aylarından itibaren şubat-mart aylarına kadar grip vakaları görülebilir. Özellikle yaşlılar, hamileler, 2 yaş altı çocuklar, kronik hastalığı olanlar, sağlık çalışanları ve grip hastalığını ağır geçirmek istemeyen herkes aşı yaptırmalıdır. ‘Streptococcus pneumoniae’ adı verilen bakterinin neden olduğu zatürre, bazı kişilerde ciddi seyredebiliyor ve ölümcül olabiliyor. İki çeşit aşı bulunuyor. İlki ‘polisakkarit’ aşısıdır ve her yıl tekrarlanmalıdır. Diğeriyse daha uzun süre koruma sağlayan ve beş yılda bir yapılan aşıdır. Hekimle görüşülerek bu aşıyı yaptırmak önemli.” ifadelerini kullandı.
Korunmanın ilk şartı hijyen kuralları...
Mevsim geçişlerini hastalığa yakalanmadan atlatmak için tavsiyelerin, diğer bulaşıcı hastalıklara karşı alınan tedbirlerle benzer olduğunu belirten Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Bulaşıcı hastalık belirtileri gösteren kişinin kendini izole etmesi, hastalık zincirini kırabilir.” dedi.
Covid salgınında uyguladığımız maske, mesafe ve hijyen önlemlerinin tüm bulaşıcı hastalıklar için geçerli olduğunu hatırlatan Dr. Mamçu, şunları ekledi:
“Hastaysak evden çıkmamalı, okula veya işe gitmemeli, zorunlu olmadıkça toplu taşıma kullanmamalıyız. Kullanmak zorundaysak maske takmalıyız. Alışveriş merkezleri gibi kalabalık kapalı alanlardan kaçınmalı, evde kırılgan yaştaki bireyler varsa onlarla teması azaltmalıyız. El yıkamak kritik önemde. Dokunduğumuz her şey mikrop bulaşmış olabilir, ellerimizi yüzümüze götürdüğümüzde bu mikropların vücudumuza girmesine neden olabiliriz. Bu nedenle el yıkamaya özen göstermeliyiz.
Bunlarla beraber bol su içmek, düzenli uyumak, dengeli beslenmek, taze sebze ve meyve tüketmek, günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak, sigara ve alkolden uzak durmak, açık havada egzersiz yapmak, düzenli spor alışkanlığı kazanmak ve mevsime uygun giysiler giyerek vücut ısısını sabit tutmak önemlidir.
Bazı bireyler destekleyici vitamin veya ilaç kullanmayı düşünebilir. Bu özellikle alt hastalığı bulunanlar için yararlı olabilir ancak mutlaka doktor veya diyetisyen önerisi ve bilimsel dayanağı ile yapılmalıdır. Bağışıklık için D vitamini kritik önem taşır; seviyenizi ölçtürmek veya günlük takviye alarak D vitamini desteği sağlamak mümkündür. Gerektiğinde A ve E vitaminleri ile özellikle enfeksiyon dönemlerinde C vitamini (günlük 1–2 g) de alınabilir. Selenyum, magnezyum ve çinko gibi antioksidanlar da destek sağlayabilir.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Soğuk algınlığı ve grip artıyor!
Soğuk algınlığı ve grip vakaları mevsim geçişinde artıyor. Uzmanlar bağışıklık sistemi zayıflarken risk grubundaki kişilere grip ve zatürre aşılarını öneriyor. Hijyen, dengeli beslenme, uyku ve spor korunmada önemli. Mevsime uygun giyinmek de tavsiye ediliyor.
Soğuk algınlığı ve grip vakaları artış gösteriyor!
Mevsim dönüşleri için önemli 10 öneri!
Ara mevsimlerde sıcaklık, nem ve güneş ışığı değişikliklerinin bağışıklığı zayıflattığını belirten uzmanlar, bu durumun bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabileceğini ifade ediyor.
Özellikle üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, cilt sorunları ve depresif ruh durumlarının bu zamanlarda arttığını belirten Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, “36–37 dereceye ayarlanmış olan vücut ısı dengemiz, değişen hava şartları nedeniyle bozulabilir. Bu dönemde enfeksiyon riskiyle karşılaşıp koruyucu önlemleri almazsak, ciddi sağlık sorunları yaşayabiliriz.” dedi. Risk grubundaki bireyler için grip ve zatürre aşılarının önemine işaret eden Dr. Mamçu, el hijyeni, maske kullanımı, dengeli beslenme, düzenli uyku ve spor gibi alışkanlıkların sağlığı koruma açısından kritik olduğunu vurguladı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Dilek Leyla Mamçu, mevsim değişikliklerinde görülebilecek enfeksiyon hastalıkları ve korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Mevsim geçişleri sağlık sorunlarına yol açabilir!
Ara mevsimlerde sıcaklık değişimlerini hatırlatan Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Değişen sıcaklıkla birlikte nem oranı da farklılaşıyor. Havadaki nem miktarı ve güneş ışınlarının açısı değişiyor. Yani vücudumuzun doğduğu şartlar ve bu şartların etkileri de değişiyor.” dedi.
Hormonal değişikliklerin de meydana geldiğini belirten Dr. Mamçu, “Buna bağlı olarak besin tercihleri de farklılık gösteriyor. Yazın tükettiğimiz yiyeceklerle kışın tükettiklerimiz aynı değil. Çevresel faktörlerin değişmesi de önemli. Bazı alerjenler havaya karışıyor veya kayboluyor. Tüm bunlar bağışıklık sisteminde değişikliklere neden oluyor.” şeklinde konuştu.
Isı değişiklikleri bağışıklığın zayıflamasına yol açabilir!
Hem hormonal sistemde hem de bağışıklık süreçlerinde değişiklikler meydana geldiğini belirten Dr. Mamçu, “Güneş enerjisinin ve ışık miktarının azalması, melatonin ve serotonin seviyelerini etkiliyor; bu da D vitamini seviyelerinin azalmasına yol açıyor.” dedi.
Klinik çalışmalar, belirli mevsimlerde bazı hastalıkların daha yaygın görüldüğünü belirten Dr. Mamçu, “36–37 dereceye ayarlanmış olan vücut sıcaklığımız, değişen hava koşulları ile dengeyi kaybedebilir ve bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla hastalıklara yol açabilir. Bağışıklık sistemi, vücudu yabancı mikroorganizmalar, toksinler, virüsler ve parazitlere karşı korur ve sağlıklı kalmamızı sağlar. Mevsim değişimlerinde özellikle sıcaklık farkları bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Eğer enfeksiyon riskiyle karşılaşırsak ve koruyucu önlemleri almazsak, ciddi hastalıklarla karşılaşabiliriz.” uyarısında bulundu.
Ara mevsimlerde en sık görülen hastalıklar!
Mevsim değişikliklerinde belirli hastalıkların öne çıktığını ifade eden Dr. Dilek Leyla Mamçu, bu hastalıkları şöyle sıraladı:
“Soğuk havalarla birlikte insanlar daha çok kapalı alanlarda zaman geçiriyor. Açık havada geçirilen süre azalıyor. Okullar ve kreşler açılıyor, çocuklar bir araya geliyor. Alışveriş merkezleri gibi kapalı alanlarda geçirilen süre artıyor. Bu da solunum yoluyla bulaşan mikropların yayılmasını hızlandırıyor. Üst solunum yolu hastalıklarından en yaygın olanı nezle veya soğuk algınlığı (rinovirüs kaynaklı) görülüyor. Farenjit ve sinüzit de sık rastlanılan hastalıklardır. Alt solunum yolu hastalıkları da önemlidir. Özellikle KOAH gibi kronik obstrüktif akciğer hastalığı bulunanlar, bronşit, bronşektazi, astım gibi rahatsızlıkları olanlar veya sigara içenlerde alt solunum yolu enfeksiyonlarında akut alevlenmeler görülebilir. Dışarıdan gelen virüs veya bakteriler, hasta akciğerde kolayca enfeksiyon yaratabilir.
Havadaki nem azalıyor, sıcaklık değişiyor. Vücudun en büyük organı olan deride kuruma, çatlama, pullanma ve soyulmalar olabilir. Bu durum kaşıma veya temas ile enfeksiyonlara yol açabilir veya mevcut cilt hastalıklarını artırabilir.
Mevsim geçişlerinde pek çoğumuzda bıkkınlık, keder, yaz günlerinin sona ermesini istememe, karamsarlık gibi depresyon benzeri belirtiler meydana gelebilir. Bunlar, vücutta meydana gelen hormonel ve biyokimyasal değişikliklerden kaynaklanır.”
Risk altında olan gruplar için aşılar önem taşıyor!
Araştırmalar, mevsim geçişi hastalıklarının genellikle bir hafta-on gün sürdüğünü, bazen bir aya kadar uzayabildiğini gösteriyor diyen Dr. Mamçu, “Bu hastalıklar özelikle ‘kırılgan yaş’ dediğimiz 65 yaş üstü ve 2 yaş altındaki bireylerde ve kronik böbrek, akciğer veya kalp hastalığı olanlar, hipertansiyon veya diyabeti bulunanlar, bağışıklığı baskılanmış bireylerde daha sık görülür.” dedi.
Bu riskli gruplar için aşıların önem taşıdığını vurgulayan Dr. Mamçu, “Özellikle grip ve zatürre aşıları bu dönemde tavsiye edilir. Grip aşısının her yıl tekrarlanması gerekir. Dünya Sağlık Örgütü, ülkedeki en yaygın suşlara göre aşı içeriğini her yıl günceller. Türkiye’de eylül-ekim aylarından itibaren şubat-mart aylarına kadar grip vakaları görülebilir. Özellikle yaşlılar, hamileler, 2 yaş altı çocuklar, kronik hastalığı olanlar, sağlık çalışanları ve grip hastalığını ağır geçirmek istemeyen herkes aşı yaptırmalıdır. ‘Streptococcus pneumoniae’ adı verilen bakterinin neden olduğu zatürre, bazı kişilerde ciddi seyredebiliyor ve ölümcül olabiliyor. İki çeşit aşı bulunuyor. İlki ‘polisakkarit’ aşısıdır ve her yıl tekrarlanmalıdır. Diğeriyse daha uzun süre koruma sağlayan ve beş yılda bir yapılan aşıdır. Hekimle görüşülerek bu aşıyı yaptırmak önemli.” ifadelerini kullandı.
Korunmanın ilk şartı hijyen kuralları...
Mevsim geçişlerini hastalığa yakalanmadan atlatmak için tavsiyelerin, diğer bulaşıcı hastalıklara karşı alınan tedbirlerle benzer olduğunu belirten Dr. Dilek Leyla Mamçu, “Bulaşıcı hastalık belirtileri gösteren kişinin kendini izole etmesi, hastalık zincirini kırabilir.” dedi.
Covid salgınında uyguladığımız maske, mesafe ve hijyen önlemlerinin tüm bulaşıcı hastalıklar için geçerli olduğunu hatırlatan Dr. Mamçu, şunları ekledi:
“Hastaysak evden çıkmamalı, okula veya işe gitmemeli, zorunlu olmadıkça toplu taşıma kullanmamalıyız. Kullanmak zorundaysak maske takmalıyız. Alışveriş merkezleri gibi kalabalık kapalı alanlardan kaçınmalı, evde kırılgan yaştaki bireyler varsa onlarla teması azaltmalıyız. El yıkamak kritik önemde. Dokunduğumuz her şey mikrop bulaşmış olabilir, ellerimizi yüzümüze götürdüğümüzde bu mikropların vücudumuza girmesine neden olabiliriz. Bu nedenle el yıkamaya özen göstermeliyiz.
Bunlarla beraber bol su içmek, düzenli uyumak, dengeli beslenmek, taze sebze ve meyve tüketmek, günlük vitamin ve mineral ihtiyacını karşılamak, sigara ve alkolden uzak durmak, açık havada egzersiz yapmak, düzenli spor alışkanlığı kazanmak ve mevsime uygun giysiler giyerek vücut ısısını sabit tutmak önemlidir.
Bazı bireyler destekleyici vitamin veya ilaç kullanmayı düşünebilir. Bu özellikle alt hastalığı bulunanlar için yararlı olabilir ancak mutlaka doktor veya diyetisyen önerisi ve bilimsel dayanağı ile yapılmalıdır. Bağışıklık için D vitamini kritik önem taşır; seviyenizi ölçtürmek veya günlük takviye alarak D vitamini desteği sağlamak mümkündür. Gerektiğinde A ve E vitaminleri ile özellikle enfeksiyon dönemlerinde C vitamini (günlük 1–2 g) de alınabilir. Selenyum, magnezyum ve çinko gibi antioksidanlar da destek sağlayabilir.”
Kaynak: Faselis
En Çok Okunan Haberler