Hava Durumu

#Türkiye

giresunsonhaber - Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Binlerce şişe ele geçti... 81 ilde kaçak ve sahte alkole darbe! Haber

Binlerce şişe ele geçti... 81 ilde kaçak ve sahte alkole darbe!

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, son yapılan operasyonlarda yüz binlerce şişe kaçak ve sahte içki ile birlikte birçok ton etil alkol ele geçirildiğini ve birçok şüpheli hakkında işlem yapıldığını açıkladı. ANKARA (İGFA) - İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda, Türkiye genelinde sahte ve kaçak alkollü içki üretimine yönelik operasyonların sonuçlarını kamuoyuyla paylaştı. Bakan Yerlikaya, Türkiye'nin 81 ilinde düzenlenen operasyonlar sırasında 119 bin 564 şişe ve 2 bin 792 litre kaçak ile sahte içkinin, 48 bin 425 litre etil alkolün ve 874 alkol aroması ürününün ele geçirildiğini belirtirken, 12 yasadışı imalathaneyi tespit ettiklerini ve 169 şüpheli hakkında yasal işlem başlatıldığını söyledi. https://twitter.com/AliYerlikaya/status/1996442444536144347 Geçtiğimiz bir ay içinde yürütülen operasyonlarda 151 bin 800 şişe kaçak ve sahte içki, 91 bin 100 litre etil alkol ve 10 bin 448 litre kaçak ve sahte içki ele geçirildiğini duyuran Bakan Yerlikaya, aynı dönemde 29 imalathane açığa çıkarılarak 528 şüphelinin de işleme alındığını belirtti. Bakan Yerlikaya, sahte içki üretiminin toplum sağlığı için ciddi bir tehdit oluşturduğuna dikkat çekerek operasyonların kararlılıkla sürdüğünü ve vatandaşları şüpheli durumları 112 Acil Çağrı Merkezi'ne bildirmeye davet etti. "Biz gereğini yaparız" ifadelerini tekrarlayan Bakan Yerlikaya, operasyonlara katkı sağlayan tüm ekiplere teşekkürlerini iletti.

HSK atama kararları 'Resmi'leşti! Bin 351 yeni hâkim ve savcı göreve başlıyor Haber

HSK atama kararları 'Resmi'leşti! Bin 351 yeni hâkim ve savcı göreve başlıyor

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından alınan atama kararları, bugün Resmi Gazete'de yayımlandı. Adli yargıda bin 204, idari yargıda 147 olmak üzere toplamda bin 351 yeni hakim ve savcının görev yerleri belirlendi. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kararın açıklanmasının ardından yaptığı paylaşımda, "Adaletin tecellisi yolunda fedakârca çalışacaklarına inanıyorum" ifadesini kullandı. ANKARA (İGFA) - HSK'nin düzenlediği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da iştirak ettiği ad çekme kura töreninin ardından atama kararları bugünkü Resmi Gazete'de yer alarak resmen ilan edildi. 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 13. maddesi doğrultusunda, meslek öncesi eğitim süreçlerini başarıyla tamamlayan aday hakimin ve savcıların Türkiye'nin çeşitli mahkemelerine dağılımı için atamalar daha önce, 2 Aralık'ta Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilmişti. Yapılan atamalarla, adli yargıda 1.204 hâkim ve savcı ile idari yargıda 147 hâkim olmak üzere toplamda bin 351 yeni hukukçu görev yerlerine kura sonucuna göre yerleştirildi. Söz konusu kararlar, HSK'nın resmi internet sitesinde ve Resmi Gazete'de detaylı listeler halinde erişime açıldı. https://twitter.com/yilmaztunc/status/1996330520557519349 Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda töreni hatırlatarak, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz törende görev yerleri açıklanan adli yargı hâkim ve Cumhuriyet savcıları ile idari yargı hâkimlerini kapsayan Hâkimler ve Savcılar Kuruluna ilişkin atama kararları Resmi Gazete'de yayımlandı. Milletimiz adına karar verme yetkisine ulaşan hâkim ve Cumhuriyet savcılarımızın, adaletin sağlanması yolunda yorulmadan çalışacaklarına içtenlikle inanıyorum. Yargı camiasının gücüne güç katacak genç hukukçularımıza görevlerinde başarılar diliyorum. Yargı camiamız, ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun." dedi. Söz konusu atama kararlarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz

Bahçeli: Geri adım yok... Şehit ailelerinin başını eğdirmeyiz Haber

Bahçeli: Geri adım yok... Şehit ailelerinin başını eğdirmeyiz

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün’e verdiği röportajın ikinci kısmında Türkiye’nin terörle mücadelesine, milli birlik politikalarına ve bölgesel gelişmelere dair önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, "Terörsüz Türkiye" hedefinin kararlılıkla sürdürüldüğünü vurguladı. ANKARA (İGFA) - Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkgün Gazetesi’ne verdiği detaylı röportajın ikinci kısmında Türkiye’nin terörle mücadele stratejisini ve “Terörsüz Türkiye” hedefine dair dikkat çeken yorumlar yaptı. Bahçeli, Türkiye'nin bölücü terör sorununu çözme kararlılığının devam ettiğini ifade ederek, “Kazanan Türkiye ve Türk milleti olacak” dedi. Bahçeli, “Terörsüz Türkiye” hedefini engellemeye çalışan çevrelere karşı milletin güçlü duracağını belirterek, “Kim ki ‘Terörsüz Türkiye’den huzursuzsa bir karanlık, bir kurnazlık, bir kumpas içindedir” sözleriyle tepkisini dile getirdi. “ŞEHİT AİLELERİNİN VE GAZİLERİN BAŞINI ÖNE EĞDİRMEYİZ” Şehit aileleri ve gazilerin endişe etmemesi gerektiğini vurgulayan Bahçeli, “Pazarlık içinde değiliz, al-ver anlayışına kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu ve Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini zedeleyecek hiçbir tavrın içinde Cumhur İttifakı olarak yer almayız” diye konuştu. “KÜRT KARDEŞLERİMİN TERÖRLE BAĞI YOK” Kürt vatandaşlara yönelik olumlu mesajlarını tekrarlayan Bahçeli, terörden uzak duran her bireyin Türkiye Cumhuriyeti'nin şefkatiyle buluşacağını söyledi. “Farklı nedenlerle kandırılan ama suça bulaşmamış herkes ailesiyle kucaklaşmalı. Biz hep birlikte Türkiye’yiz, hepimiz Türk milletiyiz” diyen Bahçeli, ayrımcılığa ve dışlayıcı söylemlere karşı net bir duruş sergiledi. https://twitter.com/MHP_Bilgi/status/1996092881296093524 SDG/YPG’YE ÇAĞRI: “İMRALI’NIN ÇAĞRISINA RİAYET ETMELİ” Bölgesel gelişmelere de değinen Bahçeli, Suriye’nin kuzeydoğusundaki SDG/YPG unsurlarının henüz silah bırakmadığını ifade etti. İmralı’dan yapılan çağrının, PKK ve tüm bileşenleri kapsadığını belirten Bahçeli, örgütün Şam yönetimiyle imzalanan 10 Mart mutabakatına uyması gerektiğini vurguladı. Bahçeli, “Asırlık Birlik, Sonsuz Kardeşlik” temasıyla düzenlenen “Terörsüz Türkiye İçin Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları”nın 81 ilde başarıyla tamamlandığını belirterek, sahadan çok olumlu geri dönüş aldıklarını söyleyerek, “Her insanımıza temas ettik. Milletimizin taleplerini dinledik, sorunlara çözüm aradık” dedi. Toplumsal uyumun güçlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, milli birlik kavramının Ziya Gökalp ve Erol Güngör’ün düşünce ekseninde değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. “Tek bayrak, tek devlet, tek milletiz” diyen Bahçeli, Türkiye’nin kutlu bir yeniden doğuş sürecinde olduğunu belirtti. “TERÖRSÜZ TÜRKİYE, GÜÇLÜ VE GÜVENLİ BİR GELECEKTİR” Röportajın sonunda Bahçeli, “Terörsüz Türkiye, güçlü ve güvenli Türkiye’dir. Terör sorununu çözecek, bölücülük damarını kesin olarak keseceğiz. Şehit aileleri kaygılanmasın, gazilerimiz endişeye kapılmasın” diyerek terörle mücadelede kararlılığı yineledi. Saha çalışmalarının hız kesmeden süreceğini belirten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hiç kimseyi dertleriyle baş başa bırakmayacağız. Siyasetimizin öznesi insandır, nesnesi devlettir, yüklemi demokrasidir” sözleriyle mesajını tamamladı.

Sıfır Atık ve Gıda İsrafını Azaltmaya Yönelik Stratejik Adımlar Masaya Yatırıldı Haber

Sıfır Atık ve Gıda İsrafını Azaltmaya Yönelik Stratejik Adımlar Masaya Yatırıldı

Gıda İçecek ve Tarım Politikaları Araştırmaları Merkezi (GİFT) ve Tetra Pak iş birliğiyle düzenlenen “Karbon Nötr Yolunda Sıfır Atık ve Gıda İsrafını Önleme” konferansında, gıda değer zincirinde israfı azaltmaya yönelik çözüm yolları ve öncelikli adımlar kapsamlı şekilde ele alındı. Uzmanlar, Türkiye’nin 2030 yılına kadar gıda israfını yarıya indirme hedeflerine ulaşabilmesi için politika, teknoloji ve iş birliği alanlarında hayata geçirilmesi gereken kritik uygulamaları değerlendirdi. GİFT ve Tetra Pak iş birliğiyle düzenlenen “Karbon Nötr Yolunda Sıfır Atık ve Gıda İsrafını Önleme” konferansı, 27 Kasım’da, Ankara’da kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum temsilcilerini bir araya getirdi. Etkinlik, gıda değer zincirinin her aşamasında israfın azaltılması ve karbon nötr hedeflerine ulaşmak için uygulanabilir çözüm önerilerinin tartışılması açısından önemli bir platform oluşturdu. Sıfır atık hedefleri kapsamında gıda değer zincirinde israfı azaltmak için somut çözüm önerilerinin ele alındığı konferansın açılış konuşmalarını Tarım ve Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdür Yardımcısı Fatih Kaya, GİFT Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Samet Serttaş ve Tetra Pak Kamu İlişkileri Direktörü Ferruh Gürtaş gerçekleştirdi. Ayrıca, konferansta örnek projeler incelenirken Türkiye’nin 2030 yılına kadar gıda israfını yarıya indirme hedefleri de değerlendirildi. Fatih Kaya, açılış konuşmasında Bakanlığın gıda kaybı ve israfını önlemeye yönelik yürüttüğü çalışmaları anlattı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) iş birliğiyle yürütülen “Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık” kampanyası kapsamında strateji belgeleri, sektörel kılavuzlar, farkındalık projeleri ve israfı azaltmaya yönelik rehberlerin hazırlandığını belirtti. Kaya, yumurtanın raf ömrüne ilişkin düzenlemeler, tam buğday ekmeği pilot uygulaması, güncellenen ulusal eylem planı ve gıda okuryazarlığı stratejisi gibi adımların israfın azaltılmasına önemli katkı sağladığını vurguladı. Ayrıca tüketiciyi doğru bilgilendirmek için “Güvenilir Gıda” internet sitesinin hayata geçirildiğini ifade etti. Dr. Samet Serttaş ise gıda atığı ve israfını önleme konusunun GİFT’in en önemli gündem maddesi olduğunu açıkladı. Serttaş, bu alanda çok sayıda proje geliştirileceğini belirterek, "Bu büyük sorun ancak çok katmanlı ve çok paydaşlı stratejilerle çözümlenebilir. Gıda atığının yüzde elli azaltılması halinde büyük bir karbon emisyonu önlenebilir ve dünyada 1,26 milyar insanın beslenme ihtiyacı karşılanabilir" dedi. Serttaş, ayrıca atıkların ölçülmesi, izlenmesi ve bu alanda faaliyet gösteren start-up'ların desteklenmesinin kritik önem taşıdığını vurguladı. Ferruh Gürtaş da gıda değer zincirinde işleme, paketleme, lojistik ve dağıtım gibi aşamaları kapsayan ve tarım ile perakende arasında konumlanan orta segmentin, gıda sistemlerinin ekonomik değerinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunu söyledi. Bu segmente odaklanmanın hem gıda güvenliğini güçlendireceğini hem de karbon ayak izinin azaltılmasına önemli katkı sağlayacağını vurguladı. Türkiye’nin Sıfır Atık Projesi küresel bir model haline geldi Konferansta, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Eğitim ve Farkındalık Şube Müdürü Hülya Çakır tarafından “Türkiye’nin Sıfır Atık Vizyonu ve Gıda Atıklarını Azaltma Stratejisi” başlıklı sunum gerçekleştirildi. Sunumda TÜİK’in 2024 verilerine göre Türkiye’de en fazla israf edilen gıda grupları incelendi. Yüzde 40,1 ile taze meyve ve sebze ilk sırada yer alırken bunu yüzde 32 ile ekmek ve yüzde 14,3 ile süt ve süt ürünlerinin takip ettiğine değinildi. Ayrıca, Türkiye’de 2017 yılında başlatılan Sıfır Atık Projesi’nin küresel ölçekte iyi uygulama örneği haline geldiğinin altı çizildi. Sunumda karbon nötr hedefleri doğrultusunda gıda israfının önlenmesi için paydaşlar arası iş birliklerinin güçlendirilmesinin kritik öneme sahip olduğu vurgulandı. Konferans kapsamında ayrıca iki kapsamlı sunum daha gerçekleştirildi. Tetra Pak Kamu İlişkileri Direktörü Ferruh Gürtaş tarafından yapılan “Küresel Gıda Sistemleri 2040 Yılına Kadar Gezegenimiz ve İnsanlar İçin Nasıl İyileştirilebilir?” başlıklı sunumda gıda sistemlerinin küresel sera gazı emisyonlarının üçte birinden sorumlu olduğu ve 2040 yılına kadar gıda sistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için modern teknolojiler ve döngüsel ekonomi modellerinin gıda israfını önlemede kritik bir rol oynayacağı vurgulandı. KPMG Türkiye Gıda ve İçecek Sektör Lideri Erdem Erdem tarafından yapılan “Küresel Gıda Sistemlerinin Geleceği” sunumunda ise pandemi sonrası artan çevresel ve jeopolitik riskler, enerji maliyetlerindeki dalgalanmalar ve su kıtlığı gibi faktörlerin küresel gıda sistemlerini her zamankinden daha hassas bir noktaya taşıdığı vurgulandı. Sunumda küresel gıda sistemlerinin sürdürülebilir hale gelmesi için Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre 2030 yılına kadar her yıl 300–350 milyar dolar yatırım yapılması gerektiğinin de altı çizildi. Konferans kapsamında gerçekleştirilen “Türkiye’de Gıda Tedarik Zincirinde İsrafı Azaltmaya Yönelik Somut Çözüm Önerileri ve Başarı Hikayeleri” ve “Perakende, Lojistik ve İnovasyon: Gıda Atığını Azaltmada Yenilikçi Yaklaşımlar” başlıklı iki ayrı panelde ise başarı hikayeleri paylaşıldı. Bu bağlamda, örnek projeler ele alınarak gıda israfını önleme yöntemleri masaya yatırıldı. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Konutta mahalle kültürüne dönüş! Haber

Konutta mahalle kültürüne dönüş!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Yüzyılın Konut Projesi hakkında açıklamalarda bulundu. Kurum, "Mahalle kültürüne ait ne varsa, mahalle konaklarımızda da bulunacak." ifadesini kullandı. ANKARA (İGFA) - Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından başlatılan Türkiye’nin en kapsamlı konut projesi olan Yüzyılın Konut Projesi'nde önemli bir yeniliğe imza atılıyor. Proje kapsamında TOKİ, 500 bin sosyal konut ile birlikte 500 adet mahalle konağı inşa edecek. Bakan Murat Kurum, sosyal medya hesabından mahalle konaklarının ayrıntılarını, "Yüzyılın Konut Projesi'nde bir ilki daha gerçekleştiriyoruz. Mahalle kültüründe ne varsa mahalle konaklarımızda da olacak." şeklinde duyurdu. TAZİYE EVİ, AİLE SAĞLIĞI MERKEZİ, ANAOKULU, MİSAFİRHANE… Paylaşılan görüntülerde, TOKİ’nin yalnızca konut değil, aynı zamanda mahalle kültürünü canlandıracak konaklar yapacağı bilgisi yer aldı. Bu konaklarda taziye evi, yaşlılar için etkinlik alanı, kafeterya, aile sağlığı merkezi, anaokulu, el sanatları merkezi, spor salonu ve misafirhane bulunacak. Proje, vatandaşların yaşamını kolaylaştıracak ve mahalle kültüründeki imkanların mahalle konaklarında da sunulmasını hedefliyor. “MAHALLE KÜLTÜRÜ VE KOMŞULUK İLİŞKİLERİNE DEĞER VERİYORUZ” Bakan Kurum, yakın zamanda bir televizyon programında mahalle konaklarını şu sözlerle tanıttı: "Bu projede öncelikle mahalle kültürü ve komşuluk ilişkilerinin yaşatılmasına önem veriyoruz. Her 500 konutluk alana 500 mahalle konağı yapacağız. Camisi, okulu ve vatandaşlarımızın ihtiyaç duyduğu sosyal donatılar orada bulunacak. Yaklaşık 500 metrekarelik alanda taziye evi yer alacak. İyi veya kötü günlerinde vatandaşlarımızın kullanabileceği bir toplanma alanı, nişan ve söz merasimlerinin yapılabileceği bir mekan bulunacak. Ayrıca 500 aile sağlığı merkezi olacak ve aileler çocuklarını bırakabilecekleri gündüz bakım evleri de yer alacak. Emekli vatandaşlarla ev hanımları el sanatları merkezlerinde faaliyet gösterebilecek. Spor salonu ve lüks bir sitede olan tüm imkanlar burada bulunacak. Misafirhanenin fonksiyonu ise; 1+1 veya 2+1 dairelerde misafirlerini ağırlamak isteyen aileler, rezervasyon yaparak misafirlerini burada ağırlayabilecek."

CHP Lideri Özgür Özel: “Çökmüş Sisteme Karşı Umudu Örgütlemek İçin Yola Çıktık” Haber

CHP Lideri Özgür Özel: “Çökmüş Sisteme Karşı Umudu Örgütlemek İçin Yola Çıktık”

“ÇÖKMÜŞ SİSTEME KARŞI UMUDU ÖRGÜTLEMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK; BUNUN İÇİN DEMOKRASİYİ, HUKUKU KONUŞACAĞIZ” “ESAS ÇARE; KALKINMADA, DAHA ÇOK KAZANIP BU GELİRİ HAKÇA PAYLAŞMAKTA” “‘81 İLDEKİ KADINLARIN EMEĞİYLE ORTAYA ÇIKMIŞ BU ÇALIŞMA, KURULTAYIMIZDA DA MUTLAKA BULUNMALI’ DEDİM” “DEVLETİN MEMURUNA DA İŞÇİSİNE DE SAHİP ÇIKACAĞIZ” “CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NİN CESUR, KARARLI, DOĞRU ADIMLARIYLA YASAKSIZ TÜRKİYE, VİZESİZ AVRUPA MÜMKÜN” “BU SALONDAN BİR İKTİDAR YÜRÜYÜŞÜ VE CUMHURİYET HALK PARTİSİ İKTİDARI İÇİN HÜKÜMET PROGRAMI ÇIKACAK” Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin 39’uncu Olağan ‘Şimdi İktidar Zamanı’ Kurultayının açılış konuşmasını yaptı. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Sayın Genel Başkanım, çok değerli milletvekillerimiz, yöneticilerimiz, delegelerimiz ve değerli konuklar bugün sabah saat 10.00’a çağrılı, 39’uncu Olağan Kurultayımız saat 10.00 itibariyle delegelerimizin tamamına yakının hazirun listesine imzalarını atmasıyla toplantı yeter sayısını tamamlamıştır. 39’uncu Olağan Kurultayımızı açıyorum. Hepiniz hoş geldiniz” dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 39. Olağan 'Şimdi İktidar Zamanı' Kurultayı'nda şunları söyledi: “OY BİRLİĞİ İLE ONAYLAMIŞTIK” “Değerli yol arkadaşlarım, partimizin vefakar ve cefakar neferleri bir kez daha hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. 39’uncu Olağan Kurultayımıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. Bugün kurultayımızın ilk günü, cumartesi ve pazar günleri iki günlük, seçimli, siyasi tonu yüksek kurultaylarımızın yanı sıra uzun süre sonra ilk kez üzerinde uzun emekler verdiğimiz parti programımızı tartışacağımız, görüşeceğimiz, son şeklini verip hayata geçireceğimiz, oylamasını yapacağımız, ardından tüzüğümüzde son bir yıl içinde ortaya çıkan bir takım değişiklik ihtiyaçlarını gidereceğimiz, ardından da yarınki kurultay takvimimizi işletmek üzere bugünkü çalışmalarımızı tamamlayacağımız kurultayımızın ilk günündeyiz. Yarın 81 ilden, Türkiye’nin dört bir yanından buraya koşup gelecek Cumhuriyet Halk Partililerin takip edecekleri bu salonda bugün delegelerimizle ve davetlilerimizle birlikte program çalıştayımızı yapacağız. Bildiğiniz gibi iki yıl önce bu salonda Değişim Kurultayı’mızda bir takım sözler, vaatler ve önümüze bir çalışma takvimi koyulmuştu. O takvimin içinde hiç şüphe yok ki en önemli iki hedefimiz, tüzüğümüzü değiştirmek ve programımızı yenilemekti. Geçen sene 4-9 Eylül tarihleri arasında; 4 Eylül, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partimizin de ilk kongresi o günkü söylemle, ilk kurultayı olarak kabul ettiği Sivas Kongresi’nin toplandığı gün, 9 Eylül de hem düşman işgalinden Anadolu’yu kurtardığımız, düşmanı denize döktüğümüz hem de partimizin kuruluş yıldönümüne gelen haftayı kuruluş haftası olarak tanımlamıştık. Geçen sene bu kuruluş haftası boyunca çeşitli etkinlikler yapmış, tüzüğümüzü 81 il başkanımızın ve örgütümüzün sahiplendiği bir süreçle örgütün talepleri, çağın talepleri, Türkiye’nin önüne koymak istediğimiz örnek parti içi demokrasi hedeflerimiz, bizlerin ve parti içi demokrasiye dair söz söyleyen herkesin taleplerinin ortaklaştığı ve 10 ay öncesindeki kurultayımızda söz verdiğimiz gibi ortak akılla çalışıp, bir mutabakatla sonlandırmak istediğimiz tüzüğümüzü bu salonda toplanan delegelerimizin neredeyse oybirliğiyle, en tartışmalı maddesinde 32 karşı oya karşı bin 200’ün üzerinde oyla, maddelerinin çoğunu oybirliği ile onaylamış ve yürürlüğe koymuştuk. O tüzüğümüzde artık Cumhuriyet Halk Partisi’nin bundan sonra her yıl 4-9 Eylül arasındaki haftayı kuruluş haftası olarak kutlaması da resmiyet kazanmıştı.” “PARTİ PROGRAMI 81 İLDE TARTIŞILDI” “4-9 Eylül haftasında bu yıl için hedefimiz, program çalışmamızdı. Tabii ki program çalışması ne bir güne, ne bir haftaya sıkıştırılabilecek ya da partide birkaç kişinin oturup kaleme aldığı ve ardından oya sunduğu bir metin olamazdı. Elbette pek çok siyasi partide bunun şekil şartı tamamlamak için yürütülen bir süreç olduğunu biliyoruz. Ama bizde böyle olamazdı. Biz söz verdiğimiz gibi 81 ilde ilk il danışma kurullarını yapıp, bu çalışmaları il bazına taşıyarak, tanıtarak tartışmaya başladık. Ardından 923 ilçemizde ilçe danışma kurulları yapıldı. İlçe bazında partimize geçmişte emek verenler, katılım sağlamak isteyen tüm üyelerimiz. O ilçelerin meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, varsa sendikal örgütlenmelerinin davet edildiği, şehrin kanaat önderlerinin ziyaret edilerek fikirlerinin alındığı, ilçe danışma kurullarında tartışıldığı, raporlaştırıldığı bir süreci hep birlikte siz yaşadınız ve programımızdan beklentileri ilçe bazında tartışarak olgunlaştırdınız. Ardından ikinci il danışma kurulu toplantılarımız yapıldı. İlçelerden gelen öneriler, il danışma kurulu toplantılarında tartışıldı. Üzerinde mutabakata varılan maddeler olgunlaştırıldı, raporlar haline getirildi ve genel merkezimize yollandı. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak Sayın Genel Sekreterimizin, yardımcılarının ve görev dağılımı gereği gölge bakanlarımızın kendi alanlarında ve tüm Parti Meclisi üyelerimizin, milletvekillerimizden katkı koymak isteyen çok sayıda arkadaşımızın emekleriyle hem bu raporlar çalışıldı, hem dünyadaki örneklere bakan komisyonlarımız çalışmalarına devam ettiler. Bir yandan da bu kez genel merkezler düzeyinde, meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalarla gerekli temaslar kurularak olgunlaşmakta olan metin anlatıldı.” “BİR YANDAN DİRENDİK, BİR YANDAN GAYRETLE ÇALIŞTIK” “Bu süreci mart, nisan, mayıs aylarında olgunlaştırmayı düşünüyorduk. Malum 19 Mart sivil darbesi, hatta 19 Mart yargı darbesiyle birlikte bambaşka bir sürece girdik. O günden bugüne neler yaşadık, neler oluyor? Bunların hepsini yarınki konuşmam sırasında değerlendireceğim. Ama bugünü programla ilgili detayların, programla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu perspektifin, Türkiye’nin önüne koyacağı yol haritasının önüne geçmemesi açısından konuşmamı bugün sadece programla ilgili kısımlarla sınırlı tutacağım. Siyasi polemiklere, siyasi değerlendirmelere ya da önümüzdeki süreçle ilgili hep birlikte kararlılığımızı ifade edeceğimiz söylemlerin tamamını yarına bırakıyorum. 19 Mart’tan beri gelen zorlu süreçle Türkiye’de hem siyaseti paralize etmek, felç etmek, Cumhuriyet Halk Partisi’ni felç etmek ve bunların tamamen Cumhuriyet Halk Partisi’nin pozitif gündemini terk etmesini sağlamak, Türkiye’nin sorunlarını bildiği ama nasıl çözeceğine yönelik sözlerinin duyulmasına engel olmak maksatlı o kötü girişim; bir yanda arkadaşlarımızı özgürlüklerinden mahrum bırakırken, eşlerinden, çocuklarından, ailelerinden ayırırken, onlara çok ağır, çok haksız bedeller ödetirken, bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidara hazırlanmasının, iktidar yürüyüşünün ve bunun toplum tarafından kıymetlendirilmesinin önüne geçmeye çalıştığı da çok açıktı. Her şeye rağmen bir yandan direndik ama bir yandan büyük bir emekle, büyük bir gayretle çalışmaya devam ettik. Cumhuriyet Halk Partisi karşı kafede kayyım kapıda beklerken, içeride program çalışmalarını yapabilen, zaman zaman görev yapan genel başkan yardımcılarımızın, Parti Meclisi üyelerimizin ‘Partiye bir müdahale var mı?’ diye perdeyi aralayıp, dönüp ‘Dünyadaki sosyal demokrat programları Türkiye’ye en olumlu yönleriyle nasıl taşırız?’ çalışmasını birlikte yapabildikleri bir süreçti. Otobüsün üzerindeki konuşmanın öncesinde bir yandan ‘Ne konuşacağız?’ı not alırken, bir yandan programla ilgili verilmesi gereken bir - iki kritik kararı Genel Sekreterimizin telefonu ucunda yanıtladığım süreçleri dün gibi hatırlıyorum. O yüzden esas meselenin her şeyden kurtulmak için iktidar olmak, iktidar olmak için Türkiye’nin önüne Türkiye’nin sorunlarını çözecek hem kadroları, hem programı çıkarmak, bu programdan bir hükümet programı çıkarmak, o hükümet programının somut vaatlere evrilmesinin ve kamuoyunda ‘Evet, bizi bu program kurtarır, bu parti kurtarır, bu kadro kurtarır. 100 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır’ dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk. O kararlılıkla da bugün sizlerle buradayız, sizlerle birlikteyiz.” “81 İLDEN KADINLAR DOKUDU, SARAÇHANEDE BİRLEŞTİ” “Çok kıymetli konuklarımız var, Dilek Kaya İmamoğlu başta olmak üzere. Eşleri cezaevinde olan, babaları cezaevinde olan, evlatları cezaevinde olan aileler de burada. Çünkü nihai kurtuluşun ilk adımının bu salondan atılacağını biliyoruz. Yarın Türkiye’nin dört bir yanından gelecek ve bu salondaki iktidar yürüyüşü coşkusuna katılacak olanların oturacağı yerlerde anlamlı görseller var. Şunu ifade edeyim, benim sol tarafımda salonda bir kırkyama çalışması var. Patchwork diye isimlendirilen kırkyama çalışması var. Bununla ilgili ilk fikir sevgili Muharrem Erkek’in eşi Özen kardeşimizden geldi. Dedi ki, ‘Biz Türkiye’deki 81 ildeki bütün kadınlar ilmek ilmek, emek emek bir şey yapıp, onu gelip Saraçhane’de birleştirmek istiyoruz.’ Karşıdaki Türkiye haritasının her bir ili, o ildeki kadın kolları başkanlarımızın liderliğiyle, kadın kollarımızın gayretiyle, o ildeki kadınların emeğiyle hazırlandı. Kadın Kolları Genel Başkanımızın, Sayın Dilek Kaya İmamoğlu’nun, Proje Koordinatörü Canan Çimen Hanımefendi’nin büyük gayretleriyle de Saraçhane’de bir araya getirildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tarihi Saraçhane’deki binasına, hep birlikte 19-26 Mart arasında kayyıma direndiğimiz, İstanbul’un iradesine sahip çıktığımız ve sonunda Ekrem İmamoğlu Silivri cezaevinde olmasına rağmen orayı bir atanmışa değil, yine ona vekâlet edecek Cumhuriyet Halk Partili bir seçilmişe emanet edene kadar mücadele ettiğimiz o binaya asıldı. O binadaki görüntü oradayken, arkadaşlarımız o binadaki 19-26 Mart direnişimizin, ki dışarıdaki fotoğraf sergisinde ilk geceki 110 bin kişiden 23 Mart akşamki 1 milyon 200 bin kişilik miting görüntülerine kadar o sergiyi de görebileceksiniz. O günlerin anısına benimle görüntülü görüşmek istediler. Biraz güçlüklerle yapabildiğimiz o görüşmede, karşımdaki bu görüntüyü Saraçhane’nin üzerinde görünce dedim ki, ‘81 ildeki kadınların emeğiyle ortaya çıkmış bu çalışma, ‘Önce adalet ve önce hürriyet’ diyen bu çalışma, ‘Şimdi iktidar zamanı’ diye yola çıkacağımız kurultayımızda da mutlaka bulunmalı’ diye. Şimdi yarın belki bu boyutuyla gösteremeyiz, bütün tribünü kaplıyor. Ama buna emek veren 81 ilin Cumhuriyet’e sahip çıkan, demokrasiye sahip çıkan, seçme seçilme hakkına ve seçtiklerine sahip çıkan, Cumhurbaşkanı adayımıza ve iktidar kadrolarımıza sahip çıkan kadınları yürekten alkışlıyoruz. Hepsinin emeklerine sağlık.” “GÜVENLİ YARINLARI NASIL KURACAĞIMIZI KONUŞACAĞIZ” “Sayın Genel Başkanım, değerli delegelerimiz. Bu salonda bugün ben birazdan aranıza katıldıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi’nin demokrasi ve adalet konusunda kurumların yıpratıldığı, kuralların esnetildiği, gevşetildiği, terk edildiği bir büyük çöküşe, bir yandan sokakta çetelerin dolaştığı, bir yandan insanların yarın evine ekmek götürüp götüremeyeceği kaygısını taşıdığı bir güvencesizlik ortamında, başta mahkemelerde, hukukta, sonra ekonomide sonra sosyal hayatta ve Türkiye’nin yarınlarında nasıl güvenli yarınları kurabiliriz, dirençli bir yurttaşı, güvenli yarınları ve kalkınan Türkiye’yi, güçlenen Türkiye’yi, kazanan Türkiye’yi nasıl sağlayabiliriz, nasıl taahhüt edebiliriz, bugün burada bunları çalışacaksınız. Bu çökmüş sisteme karşı umudu örgütlemek için yola çıktık. Bunun için demokrasiyi konuşacağız, hukuku konuşacağız. Demokrasinin önündeki en büyük engel olan seçim barajını konuşacağız. Sadece belli partilere yapılan Hazine yardımının nasıl siyasetin toplumsallaşmasının önünde engel olduğunu ve bunu nasıl aşacağımızı konuşacağız. Siyasetin finansmanını, Siyasi Ahlak Yasası’nı, GRECO kriterlerini de aşacak, Türkiye’de siyasetin hem finansmanını şeffaflaştıracak, hem yolsuzlukların önünü kesecek, hem de bundan sonra her türlü tartışmayı ve ikili hukuk uygulamalarının önüne geçecek bir çalışmayı burada olgunlaştıracaksınız.” “VERGİYİ TABANA, SİYASETİ TAVANA YAYDILAR” “Eşit yurttaşlık ilkesi ile inanç kimliklerinin nasıl korunacağını, herkesin kendini eşit yurttaş hissedeceği güvencelerin, Anayasa Mahkemesi’nin önemini, AİHM kararlarının anayasal bağlayıcılığını ve bunun bundan sonraki süreçte nasıl güvence altında olacağını konuşacaksınız. Bugün bu salondan artık hiçbir çocuğun annesinden babasından yoksulluk mirası devralmaması için, hiçbir çocuğun annesinden, babasından yoksulluk mirası devralmaması için, hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar bir farkla geriden başlamaması için devletin üstüne düşenleri konuşacaksınız. Temel Vatandaşlık Geliri’ni konuşacaksınız. Birilerinin vergiyi tabana, siyaseti tavana yaymışken; verginin tavana, siyasetin tabana nasıl yayılabileceğini konuşacaksınız. Nitelikli eğitimin, hem sınıftaki eğitimin, hem okulun bahçesinden koridorlarına kadar nitelikli eğitimin önündeki eşitsizliğin, yoksulluğun yarattığı sorunların nasıl ortadan kaldırılacağını, o eğitimi veren ordunun bugün atanmayan öğretmenler de dahil olmak üzere sorunlarını ve Türkiye’nin bu konudaki yarınlarını, bu konudaki taahhütlerimizi konuşacaksınız. Kadını sosyal hayata katan, çocuğu erkenden doğru şekilde eğitime hazırlayan kamu kreşlerinin olmazsa olmazlığını, başta üniversite öğrencileri olmak üzere tüm toplum için ücretsiz barınma hakkını, asgari ücretin ortalama ya da temel bir ücret olmak yerine bir yıllık kıdemle hızla ondan uzaklaştırılan bir başlangıç maaşı olmasını, onun da belirlenirkenki komisyonun adil, şeffaf hakkaniyetli olup orada emekçinin sözünün nasıl olacağını, yıllarca emek vermiş alın teri, göz nuru akıtmış, elleri nasırlanmış emeklilerin şu anda uğradıkları büyük haksızlığın nasıl ortadan kalkacağını, devletin memuruna da işçisine de nasıl sahip çıkması gerektiğini siz konuşacak, siz somut önerileri tartışacak, parti programımıza derç edeceksiniz.” “NE SERMAYEYE, NE ÜRETİME DÜŞMANIZ” “12 Eylül darbesi siyasetin üstünden tanklarla geçerken esas ezilenin örgütlenme hakkı olduğunu, her dört işçiden üçü sendikalıyken bugün Türkiye’de gerçek anlamda grevli toplu sözleşmeli sendikal hakların kamu dışarı çıkarıldığında nasıl eser miktarda kaldığını, bunun önündeki engelleri kaldırmanın, hem emeği korumak, hem siyaseti güvence altına almak, hem de demokrasi güvence altına almak olduğunun bilinciyle örgütlenme hakkını ve sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmanın örgütlü bir toplum, örgütlü bir emek yaratmanın yolunu, yöntemini konuşacaksınız. Elbette ki ne sermayeye ne üretmeye düşman, esas çarenin kalkınmada, daha çok kazanmada, sonra bu geliri hakça paylaşmakta olduğunun bilinciyle yeşil, mor, dijital, nitelikli istihdama yönelik dönüşümü ve bununla ilgili çağı yakalayan ve Türkiye’nin önüne koyması gereken hedefleri somutlayan çalışmaların son halini duyacak, bunun üzerinde tartışacaksınız. Tarımdaki ithalat bağımlılığından çiftçinin yalnızlaştırılmasına, ortalama 58’lere çıkmış çiftçi yaşına, her üç genç çiftçiden ikisinin asgari ücretle sanayide çalışmaya razı olduğu bu süreçte gerçek beka sorunun bu olduğunu konuşacaksınız. Ve dirençlilik denildiğinde sadece deprem değil, ama en önemlisi deprem, her türlü afete karşı dirençli olmayı ve bu konuda orman yangınlarından sellere, heyelanlara kadar tamamının aslında doğru planlama ve doğru tedbirlerin zamanında alınmaması ve önleyici çalışmaların önemini de afetin yönetimini de ihtiyaç olduğunda yaraların sarılmasındaki zafiyetleri de ortadan kaldıracak, gerçekten sorunu bilen ve çözmeye azmetmiş olan bir perspektifi hep birlikte tartışacaksınız.” “HEM BATI İTTİFAKI ÜYESİ, HEM DOĞUNUN PAYDAŞIYIZ” “Türkiye’nin dış politikasında eşlerin, kardeşlerin, çocukların muhatap alındığı ve burada muhatap kılındığı değil, Türkiye’nin hariciye geleneğini yeniden ayağa kaldırıldığı, o süreçte Türkiye’nin hem batı ittifakının bir üyesi hem de Rusya’nın komşusu, Çin’in gelecekteki en önemli paydaşlarından bir tanesi ve Orta Doğu’da orayı bataklık olarak gören değil, orayla doğru ilişkiler kuran ve kendindeki, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bölgedeki tüm ülkelerde artık yükselen ve selefi yaklaşımlardan çok bundan sonraki sürece yönelik olarak laikliğin, sekülerizmin yükselmek üzere olduğu Orta Doğu’ya nasıl örnek bir parti, Türkiye’nin nasıl örnek bir ülke, Orta Doğu’nun sömürülmek için gidilip de üzerinde planlar yapılan bir yer değil, barış içinde Türkiye ile Orta Doğu’nun, Balkanların, Kafkasların hep beraber güçlenebileceği ne kadar önemli komşuluklar olduğunu taahhüt eden dış politika perspektifimizi hep birlikte tartışacak, iktidarını sürdürmek için Türkiye’nin gelecek umudu nadir toprak elementlerinin nasıl güvence altına alınacağını da Karadeniz’deki, mavi vatandaki hidrokarbon yataklarını da Türkiye’nin bundan sonraki hem dış politikasını hem Avrupa’nın çok ihtiyaç duyduğu güvenlik kaygıları için en önemli müttefiki olabileceğini hem de Cumhuriyet Halk Partisi’nin ortaya koyduğu cesur, kararlı ve doğru ilişkilerle ilerlediği Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefinde gençler için yasaksız bir Türkiye’nin, vizesiz Avrupa’nın nasıl mümkün olduğunu bu salonda sizler olgunlaştıracaksınız.” “SESİ DEĞİL, SÖZÜ YÜKSELTMENİN GÜNÜDÜR” “Bu salondan elbette bir program için beklenenden çok daha somut, ama ‘Sorunlar nasıl çözülecek?’ meselesine didik didik baktığında belki bir parça soyut kavramlar çıkacak. Ama bu salondan bir iktidar perspektifi, bir iktidar yürüyüşü ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarı için ortaya koyacağı bir hükümet programı ortaya çıkacak. Sonra bu programı burada bırakıp gitmeyeceksiniz. Bu programı zihninize, gönlünüze ve elinize alıp şehirlerinize gideceksiniz. Önce yöneticilerimizle, sonra 2 milyon üyemizle bir büyük ordu olarak; ev ev, sokak sokak, dükkan dükkan, işçi servisinde, iş yerlerinin önünde, köylerde ve evlerde, Türkiye’nin en önemli seçmen gruplarından birisi olan, evinde çalışmayan, aslında ev işçisi olarak evdeki emeğiyle Türkiye’nin yarını çocuklarını yetiştiren ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin ulaşmakta güçlük çektiği ev kadınlarının kapısını çalacak, onun çocuğunun kreşini de okul yemeğini de barınma hakkını da gelecek güvencesini de bir dünya vatandaşı olması umudunu da onlarla birlikte öreceksiniz. Bu salondan Türkiye’nin gelecek iktidarının kararlılığını, o konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin inancını, birkaç gün içerisinde somutlaştıracağı ve zenginleştireceği kadrolarını ve bu konudaki yürüyüşünün ordusunun ilk ama ilk harekete geçen takımını burada ağırlamaktan, bugün bu güçlü takımla, bu güçlü ekiple birlikte bunu her şeye rağmen oturup slogansız, tartışmanın sesinin değil, içinin güçlü olduğu bir süreci birlikte örmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz, iyi ki geldiniz. İyi ki hafta içinde bir cuma günü, ‘Sabah 10’da’ dedik, sabah 10’da bin 300’ün üzerinde imza attınız, ‘Ben hazırım. Sorunları söylemeye değil, çözmeye kararlılık koymaya, çözümüne katkı koymak için bana 2 milyon üyemizin, mahalleden ilçeye, ilçeden ile, il kongresinden bu kurultaya beni yolladığı, sorumluluğumun farkındayım’ diyen her birinizi ve bu sürece bütün bir sene boyunca katkı koymuş, 600 akademisyenimizi, 600 örgüt özel temsilcimizi, parti dışından 250 genç arkadaşımızı, sendikaların temsilcilerini, meslek örgütü temsilcilerini, her birisini, bugün buraya cesaretle geldikleri ve delegelerimizle birlikte bu nitelikli tartışmaya eşlik ettikleri için teşekkür ediyorum. Önemli gündür. Bugün sesi değil, sözü yükseltmenin günüdür. Sözüne, sesine, her birine ayrı ayrı saygı duyduğum sizleri saygıyla selamlıyorum. Kolay gelsin. Hepiniz hoş geldiniz. İyi çalışmalar diliyorum.” DİVAN BAŞKANLIĞI’NA ÜNLÜCE SEÇİLDİ Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel’in konuşmasının ardından Kurultayın Divan Başkanlığı’na Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce seçildi.

Gürcistan'da yakalanan 8 firari Türkiye'ye iade edildi Haber

Gürcistan'da yakalanan 8 firari Türkiye'ye iade edildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, kırmızı bültenle ve ulusal düzeyde aranan toplam 8 suçlunun Gürcistan’da yakalanarak Türkiye’ye teslim edildiğini ifade etti. ANKARA (İGFA) - İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, uluslararası kırmızı bültenle aranan 3, ulusal düzeyde aranan 5 kaçak suçlunun Gürcistan’da ele geçirilerek Türkiye’ye getirildiğini bildirdi. Bakan Yerlikaya, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, kaçak suçluların yakalanması sürecinde Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol–Europol Daire Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, İstihbarat, KOM, Asayiş ve Siber Suçlarla Mücadele birimlerinin birlikte çalıştığını aktardı. https://twitter.com/AliYerlikaya/status/1994284103500210547 Bakanlığın yürüttüğü operasyonlar sonunda Gürcistan’dan Türkiye’ye getirilen isimler şu şekilde açıklandı: Kırmızı Bültenle Arananlar: B.B. – Yağma, Hırsızlık, Hükümlü veya Tutuklunun Kaçması A.C.E. – Cebir, Tehdit veya Hile ile Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma, Yağma Ü.G. – Kasten Öldürme Ulusal Düzeyde Arananlar: B.S. – Resmi Belgede Sahtecilik, Şantaj, Hırsızlık E.Y. – Hırsızlık, Konut Dokunulmazlığını İhlal M.K. – Resmi Belgede Sahtecilik, Kasten Yaralama H.M. – Hırsızlık, Güveni Kötüye Kullanma, Bilişim Yoluyla Hırsızlık T.Ç. – Kasten Yaralama, Resmi Belgede Sahtecilik, Hükümlü/Tutuklunun Kaçması Bakan Yerlikaya, açıklamasında kaçak suçluların takip edilmesine devam edileceğinin altını çizerek, “Hangi bültende olursa olsun, organize suç çetesi üyelerinin ve suç işleyenlerin ülkemize getirilmeleri için çalışmaya devam edeceğiz" diye belirtti.

ESK: Fiyat dalgalanmalarına karşı tüm önlemler alındı Haber

ESK: Fiyat dalgalanmalarına karşı tüm önlemler alındı

Et ve Süt Kurumu (ESK), son zamanlarda et piyasasında meydana gelen fiyat değişimlerini kamuoyuna duyurdu. Kurum, arz güvenliğini sağlamak ve spekülatif fiyat hareketlerini engellemek için gereken tüm önlemlerin alındığını bildirdi. Et ve Süt Kurumu (ESK), et fiyatlarındaki dalgalanmalar üzerine açıklama yapma gereği hissetti. Kurumun açıklamasında, piyasada spekülatif fiyat hareketlerini önlemek için sürecin dikkatlice takip edildiği ve gerekli tüm tedbirlerin alındığı vurgulandı. ESK, yıl sonu, Ramazan dönemi öncesi ve boyunca tüm tedarik planlarını tamamlayarak arz güvenliğini sağlamak adına operasyonel hazırlıklarını tamamladı. Kurum tarafından sağlanan karkas etler, ESK marketleri, PERDER üyesi mağazalar, Tarım Kredi Kooperatif marketler, yemek firmaları ve et sanayisine ulaştırılmaya devam edecek. Açıklamada, üreticilerden tüketicilere kadar tüm paydaşların mağduriyet yaşamaması ve et piyasasında istikrarın korunması için regülasyon faaliyetlerinin kararlılıkla devam edeceği ifade edildi. Bu açıklama, fiyat istikrarının korunmasına ve arz güvenliği sağlanmasına yönelik kurumun kararlılığını yeniden gözler önüne serdi. Öte yandan Türkiye'nin gıda güvenliği ve et fiyatları üzerine tartışmalar derinleşirken, Et ve Süt Kurumu (ESK) Genel Müdürü Mücahit Taylan'ın Macaristan ve Çekya'daki et şirketlerinin Türkiye'ye milyonlarca liralık kırmızı et sattığı iddiaları ülke gündemine oturdu. İddiaların ortaya çıkmasıyla kamuoyunda tepki büyürken, Taylan'ın Macaristan'da ortak olduğu Green Farm And Trade Kft.'nin faaliyetlerini "yıllardır ticaret yapmıyor" diyerek savunması tartışmaları daha da artırdı. Taylan açıklamasında hiçbir ticari faaliyetin bulunmadığını öne sürerek iddiaları "iftira" olarak nitelendirdi. Meclis'te kriz: 'Yasa açık, ESK başındaki kişi et ticareti yapamaz' TBMM'de tansiyonu yükselten açıklama ise İYİ Parti Grup Başkanvekili Turhan Çömezden geldi. Çömez, Genel Kurul kürsüsünden Taylan'ın Macaristan ve Çekya'daki şirketlerinin son dört yılda 1 milyar liralık ticaret yaptığını gösterdiğini söylediği belgeleri gösterdi. Turhan Çömez, "Macaristan'ın Türkiye'ye ihraç ettiği 4 milyon kilogram etin adresi apartman dairesi görünen bu şirket. Gayri faal görünen bir şirketten 1 milyarlık ticaret çıkıyor" derken, ESK Genel Müdürü'nün görev tanımının açık şekilde buna izin vermediğini vurguladı. AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ise iddiaları reddederek Taylan'ın yaptığı açıklamalara işaret etti: "Genel Müdür bu konuda kamuoyunu bilgilendirdi, iddialar için yargı yolu açıktır." Çömez'in yanıtı sert oldu: "ESK'nin başındaki kişi et ticareti yapan şirketin sahibi olamaz. Yasa açık." Et fiyatları tırmanırken tartışmalar büyüyor Sektörde fiyat artışları sürerken, İstanbul Perakendeci Kasaplar Odası son 10 günde karkas ete yüzde 15 zam geldiğini duyurdu. Dana kıyma İstanbul'da 800–1.100 TL, kuşbaşı 950–1.100 TL seviyesine çıkarken; Balıkesir kıvırcık koyun karkası 650 TL bandına ulaştı. Ulusal Kırmızı Et Konseyi verileri de tabloyu doğruluyor: Dana yağsız et bir ayda %7,2, kuzu yağsız et %2,6 yükseldi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.