Hava Durumu

#Sürdürülebilirlik

giresunsonhaber - Sürdürülebilirlik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sürdürülebilirlik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye’de Her 2 Kişiden 1’i İkinci El Alışveriş Yapıyor Haber

Türkiye’de Her 2 Kişiden 1’i İkinci El Alışveriş Yapıyor

sahibinden.com, KONDA Araştırma ile birlikte Türkiye'nin ilk "İkinci El Alışverişte Sürdürülebilirlik Etkisi" araştırmasını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de katılımcıların %45'i son bir yılda ikinci el alışveriş yaptığını belirtiyor. Kuruluşundan bu yana ikinci el ürün alışverişine platform sağlayan sahibinden.com, KONDA Araştırma ile işbirliği yaparak Türkiye'de bir ilk olan “İkinci El Alışverişte Sürdürülebilirlik Etkisi” araştırmasını duyurdu. Türkiye'deki ikinci el alışveriş dinamiklerini ve toplumun sürdürülebilirlik algısını ortaya koyan araştırma sonuçları, düzenlenen bir basın toplantısında açıklandı. Türkiye genelinde 28 ilde 2700 kişiyle yapılan araştırma, ülkemizde neredeyse her iki kişiden birinin son bir yılda ikinci el ürün almış veya satmış olduğunu gösteriyor. Kıyafetten mobilyaya, cep telefonundan beyaz eşyaya kadar geniş bir yelpazede alışveriş yapanların oranı %45’e çıkıyor. Bu veriler, ikinci el alışverişin artık sadece ekonomik bir seçenek değil, aynı zamanda çevresel ve toplumsal bir tercih haline geldiğini de işaret ediyor. “İKİNCİ EL ALIŞVERİŞ TOPLUMSAL DEĞİŞİMİN PARÇASI” Etkinlikte konuşan sahibinden.com CEO’su Burak Ertaş, araştırma sonuçlarının Türkiye'deki değişimi net bir biçimde ortaya koyduğunu belirtti. Ertaş, “İkinci el alışveriş artık toplumda yerleşik bir davranış haline geldi. Her iki kişiden birinin bu sürece dahil olması, döngüsel ekonomi yaklaşımının güçlü bir karşılık bulduğunu gösteriyor” dedi. Çevresel endişeler ve ekonomik durumların tüketim alışkanlıklarını yeniden şekillendirdiğine dikkat çeken Burak Ertaş şu şekilde konuştu: “Bugün mevcut olanı onarmak ve yeniden kullanmak hem çevreyi koruyan hem de bütçeyi rahatlatan bir tercih. Biz de bu sürecin sadece bir ticaret modeli değil, aynı zamanda yeni bir kültür yarattığına inanıyoruz. Platformumuzda el değişen her ürün, bu dönüşümün bir parçası haline geliyor. Genç neslin duyarlılığı ve sürdürülebilir yaşama olan ilgisi ise geleceğe dair en güçlü işaretlerden biri.” “TOPLUMSAL ALGI ÖNEMLİ DERECEDE DEĞİŞTİ” KONDA Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü Aydın Erdem, araştırmanın sonuçları hakkında şöyle bilgi verdi: "Türkiye’de ikinci el alışveriş artık sadece bir seçenek değil. Veriler, bu davranışın bilinçli tüketim ve çevreye duyarlılığın birleştiği yeni bir akışa dönüştüğünü gösteriyor. Özellikle genç ve eğitimli kitlede ikinci elin hızla normalleşmesi, toplumsal değişimin önemli bir işareti. İkinci elin önündeki sosyal algı engellerinin etkisi artık yaygın değil. Bu, ikinci el alışverişin sürdürülebilir yaşamın güçlü bir parçası haline geldiğini gösteriyor.” ALIŞVERİŞ DİNAMİKLERİ DEĞİŞİYOR Araştırmaya göre ikinci el alışveriş sadece tek seferlik bir deneyim olmanın ötesine geçerek, düzenli tekrarlanan bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Her dört tüketiciden biri ayda bir veya daha sık ikinci el ürün satın alıyor. Bu grup araştırmada "gerçek sürdürülebilirlik taşıyıcısı" olarak tanımlanıyor. Düzenli olarak ikinci el alışveriş yapanların profili de araştırmada net bir şekilde ortaya çıkıyor. Ortalama yaş 35. Dijital platformları aktif olarak kullanan, üniversite mezunu bu kitle, büyük şehirlerde yoğunlaşıyor ve ikinci el pazarında dönüşüme öncülük ediyor. ALGI ENGELLERİ YERİNİ BİLİNÇLİ TÜKETİME BIRAKIYOR Türkiye’de ikinci el alışverişe yönelik eski çekinceler hızla kayboluyor. Araştırmada öne çıkan bulgular, sosyal algıdaki değişimin oldukça belirgin olduğuna işaret ediyor. “İkinci el düşük statü göstergesidir” diyenlerin oranı %17’de kalmış durumda. Buna karşılık ikinci el ürün kullananlara yönelik “tasarruflu”, “çevreye duyarlı” ve “tarz sahibi” gibi olumlu ifadeler daha sık dile getiriliyor. Toplumdaki bu değişim, ikinci el alışverişin artık geniş kesimlerce kabul gören bir davranış haline geldiğini ortaya koyuyor. Statüye dayalı eski bariyerler yerini bilinçli tüketim ve sürdürülebilirlik anlayışına bırakıyor. YENİ KUŞAK SÜRDÜRÜLEBİLİR TÜKETİMİ BENİMSİYOR Araştırma; özellikle genç, eğitimli ve şehirde yaşayan kesimin ikinci el alışverişte daha aktif olduğunu gösteriyor. Bu grup israfı azaltmayı, çevresel etkileri düşürmeyi ve sürdürülebilir yaşamı günlük pratiklerinin bir parçası haline getirmiş durumda. Yayımlanan rapora göre Türkiye’de sürdürülebilirlik kavramına aşinalık %61’e, karbon ayak izi farkındalığı ise %40’a ulaşmış durumda. Bu bilincin yayılması ikinci el alışverişe de doğrudan yansıyor. Dijitalleşme ikinci el alışverişi destekliyor. Güvenli ödeme, şeffaf ilan yapısı ve kullanıcı doğrulama adımları bu alanı hem erişilebilir hem de güvenilir hale getiriyor. CEP TELEFONLARI PAZARIN ÖNDE GELENİ Araştırma, ikinci el pazarında cep telefonu ve aksesuarlarının en yoğun hareketliliğe sahip olduğunu gösteriyor. Bu kategori toplam pazarın %54’ünü oluşturuyor. Bu yüksek ilgi, yenilenmiş elektronik ürünlere olan talebi de artırıyor. Diğer kategorilerde giyim ve ayakkabı %42, bilgisayar ve tablet %45, elektrikli ev aletleri ise %41 oranında pay alıyor. Tercihler cinsiyete göre de farklılık gösteriyor. Kadınlar anne-bebek ürünleri, giyim ve mobilya-dekorasyon kategorilerine yönelirken, erkekler daha çok elektronik ürünleri tercih ediyor. Erkek kullanıcıların bilgisayar ve tablet alışverişindeki payı %45’e, cep telefonu kategorisindeki oranı ise %58’e kadar yükseliyor. YAŞAM ALANLARINDA İKİNCİ EL YAYGINLAŞIYOR Araştırma, Türkiye’de hanelerin önemli bir kısmında ikinci el ürün bulunduğunu gösteriyor. Hanelerin %46’sında en az bir kategoriye ait ikinci el eşya yer alıyor. En yaygın kategoriler elektronik (%43), mobilya (%38) ve giyim-ayakkabı (%36) olarak sıralanıyor. Gardıroplarda da benzer bir tablo var. Her üç evden birinde ikinci el kıyafet bulunuyor. Hijyen ve kaliteye yönelik bazı çekinceler nedeniyle bu oran diğer kategorilere göre daha düşük kalsa da araştırma, ikinci el kıyafet kullanımında yukarı yönlü bir eğilim olduğunu gösteriyor. KULLANILMAYAN EŞYA YA SATILIYOR YA DA BAĞIŞLANIYOR Araştırma gösteriyor ki Türkiye’de ikinci el döngüsü sadece ekonomik sebeplerle değil, duygusal tercihlerle de şekilleniyor. Anne-bebek ürünlerinde bağış oranı %72’ye kadar çıkıyor. Elektronik ürünlerde ise satış eğilimi daha güçlü; bu kategoride satış oranı %40'ın üstüne çıkıyor. Veriler, bazı ürünlerde duygusal bağlılığın etkili olduğunu, bazı kategorilerde ise ikinci el alışverişin yerleşik bir davranış haline geldiğini ortaya koyuyor. GENÇ NESİL ONLINE’DA, BÜYÜKLER GELENEKSEL KANALDA Araştırma, ikinci el alışverişte platform tercihinin yaşa göre belirgin bir şekilde farklılaştığını gösteriyor. Sadece online alışveriş yapanların oranı %8, yalnızca geleneksel kanalları kullananların oranı %19. Her iki kanalı birden tercih edenlerin oranı ise %16. Online alışverişi büyük şehirlerde yaşayan, 40 yaş altı ve yüksek eğitimli kullanıcılar tercih ediyor. Geleneksel yöntemleri tercih eden kesim ise çoğunlukla 45 yaşın üzerindeki tüketicilerden oluşuyor. GÜVEN HER ŞEYİN ÜZERİNDE Araştırma, ikinci el alışverişte kararsız kalan tüketiciler için en önemli unsurun güven olduğunu ortaya koyuyor. “Satıcı güven verirse alırım” diyenlerin oranı %83. “Ürün arızasızsa alırım” diyenler %82, “garanti veya iade imkânı varsa alırım” diyenler de %82 seviyesinde. En belirgin endişe ise hijyen kaygısı; bu oran %58’e ulaşıyor. Bu sonuçlar, güven mekanizmalarının ikinci el alışverişte neden kritik öneme sahip olduğunu açıkça gösteriyor. TÜRKİYE YENİ BİR SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DÖNEMİNDE Araştırma, ikinci el alışverişin Türkiye'deki yeni tüketim anlayışının bir parçası haline geldiğini gösteriyor. İsrafı azaltma, geri dönüşüme yönelme ve gereksiz tüketimden kaçınma gibi davranışlar toplumun geniş kesimlerinde daha görünür hale geliyor. Bu eğilim, ikinci el alışverişin sürdürülebilirlik anlayışının merkezinde yer aldığını ortaya koyuyor. Bilinçli tüketicilerin artışı, dijitalleşme ve çevre duyarlılığının artması, Türkiye'de ikinci elin daha yaygın bir tercih haline gelmesinde etkili oluyor. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türkiye’de ilk kez İzmir’de hayata geçirildi... Kent Denetçileri iş başında Haber

Türkiye’de ilk kez İzmir’de hayata geçirildi... Kent Denetçileri iş başında

İzmir Büyükşehir Belediyesi, yerel demokrasiyi güçlendirmek için “Kent Denetçileri” adını verdiği yeni bir projeyi hayata geçirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay tarafından tanıtılan ve beş bölgede saha çalışmalarıyla başlayan bu projeyle birlikte, Türkiye’de ilk kez denetleme ve karar verme süreçlerine halka açık bir kapı açıldı. İZMİR (İGFA) - İzmir Büyükşehir Belediyesi, yerel yönetişimi güçlendirme amacıyla “Kent Denetçileri” projesini başlattı. İzmir Planlama Ajansı (İZPA) liderliğinde yürütülen bu yeni uygulama sayesinde gönüllü katılımın ön planda olduğu bir yönetim biçimi benimsenmiş oldu. Avrupa Birliği (AB) Projesi IMPETUS çerçevesinde geliştirilen “Kent Denetçileri” programı, şeffaf bir seçim süreciyle belirlenen 17 kent denetçisini; çevre kirliliği, kentsel sağlık ve yeşil alanların korunması gibi önemli meselelerde görevlendirdi. Konak, Karşıyaka, Balçova ve Buca’da belirlenen beş bölgede denetçiler çalışmalara başladı ve kent sakinleri tarafından alınan sorumluluklar Kültürpark, Kordon, Hasanağa Bahçesi, Bostanlı ve İnciraltı Kent Ormanı’nda uygulandı. Proje ekibinde yer alan İzmir Kavram Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Dr. Pelin Özden, “Bu yenilikçi proje ile katılımcı yönetim ve yurttaş bilimi ön plana çıkıyor. Vatandaşların yerel yönetim hizmetlerini denetleyebilmesi ve karar süreçlerine katılabilmesi hedefleniyor. 2 bin 911 başvurunun değerlendirildiği projede, açık ve şeffaf bir süreç uygulanarak İzmir'in önemli beş kamusal alanında denetimler gerçekleştirildi. Kameralı ve sesli kayıtlarla toplanan veriler, özel tutanaklarla zabıta birimleri ile paylaşıldı,” şeklinde konuştu. “VATANDAŞLARIN DA SORUMLULUKLARI VAR” Uygulamaya katılan Aleyna Polater, “Bir yurttaş olarak kentin denetlenmesi herkesin hayali. İzmir'de hangi yetkiliye başvurmam gerektiğini öğrenmek istedim. Belediye dışında vatandaşların da sorumluluğu olması gerektiğini fark ettim ve bu projeye katılmanın doğru bir adım olduğunu düşünüyorum,” dedi. 60 yıldır İzmir’de yaşayan Şaban Öngören ise, "Kentin her köşesini dolaşıyorum, gördüğüm sorunları bildirmek için uzun zamandır böyle bir fırsat bekliyordum. Projenin faydalı olacağını düşünüyorum, devam etmesi ve denetçi sayısının artması gerektiğine inanıyorum," diye ekledi. İZMİR İÇİN ÖNEMLİ HEDEFLER BELİRLENDİ AB Projesi IMPETUS çerçevesinde ilk 20 proje içerisinde yer alan Kent Denetçileri uygulaması, İzmir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ev sahipliğinde tanıtıldı. Gönüllü denetçiler, geniş başvuru yelpazesinden nota ile belirlenmişti. Proje çevresel sorunların tespiti yanında toplumsal farkındalık yaratmayı hedefliyor. Kentsel sürdürülebilirlik adına yurttaşları daha aktif kılmayı başaran proje, çevre kirliliği ve iklim değişikliği gibi konularda veri üretimini artırıyor. İZPA TARAFINDAN BAŞLATILDI Çalışmalara; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çeşitli daire başkanlıkları ve İzmir Kent Konseyi’nin katılımıyla İZPA öncülüğünde başlandı. Türkiye’nin ilk yerel yönetim denetim projesi bu ilgili birimlerle koordineli bir şekilde sürdürülüyor.

VİYADÜK ALTERNATİFİ Haber

VİYADÜK ALTERNATİFİ

Viyadük Alternatifi ile Daha Güvenli Bir Gelecek Giresun’un şehir girişinde uzun süredir gündemde olan Dal-Çık Projesi, kentin en çok tartışılan altyapı yatırımlarından biri olmayı sürdürüyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile yapılan son temasların ardından yeniden gündeme gelen proje, özellikle Hacısiyam Mahallesi ve çevresini etkileyen Tabaklar Deresi ıslah çalışmasıyla doğrudan bağlantılı durumda. Ancak, bu iki projenin eş zamanlı yürütülmesi hem ekonomik hem de jeoteknik açıdan ciddi riskler taşıyor. Giresun’un kıyı hattı, yüksek yeraltı su seviyesi ve alüvyon zemin yapısıyla biliniyor. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 2024 Giresun Çevre Durum Raporu da bu gerçeği doğruluyor: şehir merkezi ve sahil hattında yeraltı suyu kotu zaman zaman deniz seviyesine kadar iniyor. Bu durum, Dal-Çık tipi projelerde drenaj ve pompa sistemlerine sürekli bağımlılık anlamına geliyor. Olası enerji kesintilerinde veya sel baskınlarında, altgeçidin su altında kalma riski oldukça yüksek. Meslek odaları ve uzmanlar bu konuda defalarca uyarıda bulundu, ancak projede “Dal-Çık” ısrarı hâlâ sürüyor. Buna karşın, viyadük (üst geçiş) seçeneği neredeyse hiç tartışılmıyor. Aslında Giresun’un şehir girişinde Dal-Çık yerine viyadük modeli çok daha uygulanabilir bir çözüm sunabilir. Bu modelde transit trafik, deniz seviyesinin üzerinde konumlandırılmış bir köprü ya da viyadük üzerinden kent merkezinin üstünden geçirilirken; şehir içi ulaşım mevcut hat üzerinden devam ediyor. Böylece hem Tabaklar Deresi ıslahının tamamlanması beklenmeden proje işletmeye alınabilir, hem de şehir günlük yaşam açısından minimum düzeyde etkilenir. Viyadük Modelinin Avantajları Deniz seviyesi altına inilmediği için zemin suyu ve sel riski ortadan kalkar. Proje, Tabaklar Deresi ıslahına bağımlı olmadan yürütülebilir. Şehirdeki işletmelerin erişimi ve müşteri trafiği kesintiye uğramaz. Pompa, drenaj ve bakım maliyetleri önemli ölçüde azalır. Uzun vadede enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik açısından daha ekonomik bir çözüm sunar. Elbette her alternatifin kendine özgü zorlukları var. Viyadük modelinin ilk yatırım maliyeti, Dal-Çık’a göre yüzde 10 ila 30 oranında daha yüksek olabilir. Ayrıca şehir siluetine uyumlu, estetik bir tasarım süreci gerekir. Sahil hattındaki kazık temellerin deniz etkisine karşı dayanıklılığı da özenle planlanmalıdır. Trafik yönlendirmeleri ve geçici güzergâhlar için önceden kentsel planlama yapılması da şarttır. İlk yatırım maliyeti yüksek görünse de viyadük modeli uzun vadede daha düşük bakım giderleri sayesinde maliyet avantajı sağlayacaktır. Öte yandan Dal-Çık projesi pompa, enerji tüketimi ve periyodik bakım giderleri açısından yıllık bütçeye ciddi yük getirecektir. Üstelik, uzun süreli inşaat sürecinin şehir esnafı ve halk üzerindeki sosyal maliyeti de unutulmamalıdır. Giresun’un şehir girişi ve ticari akslarını doğrudan etkileyecek bu kararda, kısa vadeli maliyet değil, uzun vadeli sürdürülebilirlik esas alınmalıdır. Mevcut jeoteknik koşullar, su seviyesi ve kentsel yapı dikkate alındığında, viyadük modeli hem daha güvenli hem de ekonomik ve uygulanabilir bir seçenek olarak öne çıkmaktadır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, DSİ ve Giresun Belediyesi’nin koordinasyon içinde hareket ederek bu alternatifin teknik fizibilite çalışmasını bir an önce tamamlaması, kentin geleceği açısından en doğru adım olacaktır.

FERRERO FINDIKTA DİJİTAL DÖNEMİ BAŞLATTI Haber

FERRERO FINDIKTA DİJİTAL DÖNEMİ BAŞLATTI

Ferrero Fındıkta Dijital Dönemi Başlattı, Fiyat Dengesi Tartışması Derinleşiyor Karadeniz’de üretici küresel devin sistemine dahil oluyor; piyasa fiyatları büyük alıcının temposuna göre şekilleniyor Dünya fındık pazarının en büyük alıcısı Ferrero, Türkiye’deki tedarik zincirinde dijitalleşme sürecini hızlandırdı. 2014 yılında Oltan Gıda’yı satın alarak Türkiye’ye kalıcı biçimde giren şirket, bugün alımlarını Ferrero Fındık A.Ş. ve Ferrero Hazelnut Company (HCo) çatısı altında yürütüyor. Bu model, üreticiyi doğrudan küresel sisteme dahil ederken, bölgedeki fiyat dengesi üzerindeki etkisi ise yeni tartışmalara yol açıyor. Karadeniz’de yaygın alım ağı Ferrero’nun alım merkezleri Ordu, Giresun, Trabzon, Düzce, Sakarya ve Samsun illerinde bulunuyor. Alımlar hem doğrudan üreticiden hem de tedarikçiler ve kooperatifler üzerinden gerçekleştiriliyor. Her yıl Ağustos–Kasım döneminde yoğunlaşan kampanyada kalite kriterleri ön planda tutuluyor. Kalitesi yüksek fındık, nem oranı, randıman ve bozuk oranı gibi kriterlerle değerlendiriliyor. Sourcemap ile dijital kayıt dönemi Ferrero, tedarik zincirini izlenebilir hale getirmek için Sourcemap adlı dijital platformu Türkiye’de aktif hale getirdi. Bu sistem, üreticilerin bahçelerini, üretim miktarlarını, konum bilgilerini ve kalite verilerini doğrudan kayıt altına alıyor. Kayıt sürecinde ÇKS belgesi, banka hesabı ve kimlik bilgisi gerekiyor. Amaç, izlenebilirlik ve sürdürülebilir üretim zinciri oluşturmak. Ferrero Türkiye, dijital sistem sayesinde üreticilere doğrudan bilgi akışı ve saha desteği sağladığını belirtiyor. Şirketin “Değerli Tarım Programı” kapsamında bugüne kadar 6.000’in üzerinde üreticiye tarımsal eğitim verildi. Piyasa fiyatlarında baskı etkisi Ferrero’nun Türkiye’den yılda yaklaşık 120–130 bin ton fındık tedarik ettiği tahmin ediliyor. Bu hacim, serbest piyasa fiyatlarını doğrudan etkileyen bir büyüklük. Özellikle Eylül–Ekim aylarında şirketin alım temposunun yavaşlaması, piyasa fiyatlarını kısa sürede aşağı çekebiliyor. Tüccarlar ve üretici temsilcileri, Ferrero’nun büyük alım kapasitesi nedeniyle serbest piyasada “psikolojik referans fiyat” oluştuğunu ifade ediyor. Bu durum, üreticinin pazarlık gücünü zayıflatırken, fiyatların da çoğu zaman tek alıcının temposuna bağlı hale gelmesine neden oluyor. Rekabet Kurumu süreci Ferrero’nun piyasa ağırlığı, Rekabet Kurumu tarafından yakından izleniyor. Kurum, 2025 yılında şirketin Eylül–Aralık dönemi alım taahhüdünü 45 bin tondan 30 bin tona düşürülmesine onay verdi. Kurul, bu kararı “rekabetçi dengeyi koruma” amacıyla aldığını duyurdu. Ancak bu düzenleme, kısa vadede üretici fiyatlarında geçici düşüşlere yol açtı. Ekonomistler, Türkiye’nin fındıkta uzun vadeli istikrarı sağlayabilmesi için hem yerli sanayicinin güçlendirilmesi hem de kooperatif sisteminin yeniden etkinleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Ferrero: “Amaç fiyat belirlemek değil, sürdürülebilirlik” Ferrero Fındık A.Ş. yetkilileri, kamuya açık açıklamalarında şu görüşü paylaşıyor: “Ferrero olarak amacımız fiyat belirlemek değil, sürdürülebilir, izlenebilir ve kaliteli bir üretim zinciri kurmaktır. Türkiye’deki üreticilerle uzun vadeli iş birliği hedefliyoruz.” Şirket, kalite temelli modelin üretici gelirini artırmayı amaçladığını, bölgesel kalkınmaya katkı sağladığını ifade ediyor. Denge politikası şart Tarım ekonomistleri, Ferrero’nun dijital sisteminin üreticiye küresel pazara erişim fırsatı sunduğunu ancak piyasa istikrarı açısından yerli denge mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Uzmanlara göre çözüm, rekabeti koruyan yerli politikalar ve üretici örgütlerinin yeniden etkinleştirilmesi. Ferrero’nun Türkiye’de başlattığı dijital dönüşüm, fındık üreticisine küresel zincire doğrudan katılım fırsatı sağlıyor. Ancak piyasanın tek bir alıcının temposuna bağımlı hale gelmesi, fiyat dengesini kırılganlaştırıyor. Türkiye’nin fındıkta sürdürülebilir üretici refahını koruyabilmesi için, rekabeti destekleyen ulusal politikaların ve kooperatif temelli denge yapılarının yeniden inşa edilmesi gerekiyor. Ferrero Türkiye İletişim Bilgileri Ferrero Fındık A.Ş. Web: www.ferrero.com.tr E-posta: info.turkey@ferrero.com

Türkiye'de Yılın En İyi 50 Girişimi Belli Oldu Haber

Türkiye'de Yılın En İyi 50 Girişimi Belli Oldu

Türkiye'nin en büyük girişimcilik etkinliği Big Bang Startup Challenge'te sahne alacak TOP 50 girişim belirlendi. İTÜ ARI Teknokent'in Kuluçka Merkezi İTÜ Çekirdek’in düzenlediği etkinlik, bu yıl 25-26 Kasım günlerinde UNIQ İstanbul'da, herkese açık olarak yapılacak. "ImpactVerse" temasıyla girişimcilik etkisinin evrene yayılacağı Big Bang'de, 8 farklı dikey alanlarda seçilen en iyi 50 yerli ve global girişim ödül ve yatırımlarla bir araya gelecek. Teknolojik ürün ve hizmetlerini ticarileştirmek isteyen girişimcilere kapsamlı destek sunan İTÜ Çekirdek'in 14'üncüsünü düzenlediği Big Bang Startup Challenge'da, TOP 50 girişim belirlendi. 25–26 Kasım tarihlerinde UNIQ İstanbul'da "ImpactVerse" temasıyla düzenlenecek Big Bang, girişimcilik etkisinin evrene yayıldığı bir sahne olarak gerçekleşecek. 8 değişik sektörel dikeyde; (Otomotiv ve Mobilite, Enerji, ITU Seed, Yaşam Teknolojileri/Medikal Teknolojiler, Makine ve Yapay Zekâ, Gayrimenkul ve İnşaat Teknolojileri, İK ve Regülasyon Teknolojileri, E-Ticaret ve Platformlar) sunum yapacak 50 girişim, ödül ve yatırımlarla buluşacak. Etkinliğe global yatırımcılar da çevrim içi olarak katılabilecek. Türkiye'nin en büyük girişimcilik etkinliği Big Bang Startup Challenge, bu yıl "ImpactVerse'' sloganıyla girişimcilik etkisinin evrene yayılacağı bir platform olacak. Etkinliğin ilk gününde TOP 50 girişim sektörel dikeyde sunum yapacak; ikinci günde ise girişimlerin ödül ve yatırımları açıklanacak. Bu yıl etkinlikte farklı sektörlerden alanında uzman konuşmacılar da yer alacak. İki gün sürecek etkinlikte özel şovlar ve performanslarla coşkuyu sürekli yüksek tutacak. Girişimcilik ekosisteminin tüm unsurlarını bir araya getirecek Big Bang'de katılımcılar, network'lerini genişletmenin yanı sıra fuaye alanında kurulacak girişim stantları ve deneyim alanlarıyla birçok yenilikçi teknolojiyle tanışma şansı yakalayacaklar. Her yıl 500 girişime destek sunuyor Girişimcilik ekosistemini geliştirmeyi hedefleyen "Dünyanın en iyi üniversite kuluçka merkezi" İTÜ Çekirdek, her yıl yaklaşık 500 girişime destek vererek Türkiye ekonomisine büyük bir katma değer yaratıyor. Geçen yıl 2,85 milyar TL'lik ödül ve nakit, yatırım desteği açıklanan Big Bang'in bu sene daha büyük bir kaynak sunması bekleniyor. Türkiye'den dünya sahnesine uzanan başarı hikayeleri İTÜ Çekirdek, girişimcilere sadece erken aşama destek sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda yatırımcı ve fonlarla buluşarak küresel başarı yolunda yeni kapılar açıyor. Şimdiye kadar desteklenen birçok girişim; Silikon Vadisi'nde yatırıma değer görüldü, 40'tan fazla ülkede dağıtım ağı kurdu ve bazıları sektörel dönüşüme öncülük eden etkiler yarattı. Bu girişimlerin arasında gelecek vadeden "unicorn" adayları da yer alıyor. Girişimci sunumlarının eş zamanlı olarak global yatırımcılara canlı yayınlanacağı etkinliğe kayıtlar bigbang.itucekirdek.com adresinden yapılabiliyor. BIG BANG STARTUP CHALLENGE 2025'TE SAHNE ALACAK TOP 50 GİRİŞİM Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB)'in desteğiyle Otomotiv ve Mobilite Sahnesi: Arya AI: Yapay zeka destekli bir lojistik optimizasyon motorudur. Karmaşık ve manuel dağıtım planlamalarını hızlı, veri odaklı ve senaryoya dayalı karar alma süreçlerine dönüştürüyor. ALL IoT Teknoloji: Şehirlerin atık toplama süreçlerinde yakıt, zaman ve karbon emisyonlarını yüzde 50'ye kadar azaltarak, atık yönetimini daha akıllı, çevreci ve verimli bir hale getiriyor. M-BASED: Hayvansal ve petrol bazlı derilere dayalı etik ve çevresel sorunları, geliştirdiği "Mantar Tabanlı Vegan Deri" ile sona erdiriyor. Tekstil sektörüne sürdürülebilir, çevre dostu, erişilebilir ve yüksek kaliteli hambal sunuyor. GUARTEC: Motosiklet kullanıcılarının güvenlik, konfor ve stil ihtiyaçlarını birleştiren teknoloji odaklı bir koruyucu çözümdür. STEP4: Şirketlerin sürdürülebilirlik risklerini analiz etmelerini, ESG performanslarını değerlendirmelerini ve regülasyonlarla uyumlu dijital eylem planları ile gelişimlerini yönetmelerini sağlayan yapay zeka destekli bir kurumsal sürdürülebilirlik platformudur. Vignetim: Avrupa'da araçla seyahat eden bireyler ve ticari filolar için dijital vinyet, otoyol geçişi, eSIM ve sigorta çözümlerini tek bir platformda sunarak kapsamlı bir mobilite asistanı deneyimi sunuyor. Biges Kompozit: Tekstil atıklarını ileri dönüşümle yüksek performanslı kompozit malzemeler, akustik panel ve sürdürülebilir hammaddeye çeviren çevreci bir girişimdir. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) ve Elektrik Dağıtım Hizmetleri Derneği (Elder)'in desteğiyle Enerji Sahnesi: Conveks: Elektrik dağıtım şirketleri için rota optimizasyonu, görev atama ve dinamik planlama süreçlerini otomatikleştiren, yapay zeka destekli akıllı optimizasyon çözümüdür. NisusAI: Yapay zeka tabanlı otomasyon sistemiyle kurumların RPA altyapılarını tek platformda yöneten, maliyet azaltıp dijital dönüşümü hızlandıran bir çözümdür. Onna Robotics: Rüzgar enerjisi sektöründe bakım ve operasyonel verimliliği dönüştüren, yapay zeka destekli otonom mobil robot (AMR) çözümleri geliştiren bir ileri teknoloji girişimidir. Rotamen: Yapay zeka destekli saha iş gücü yönetim platformudur. Torkman: Itools ürün serisi ve Torka denetim/uygulama platformuyla fabrika, tesis ve enerji hatlarında insan + robot iş birliğini veriyle yöneten bir ekosistem sağlar. Ukko Bot: LLM (Büyük Dil Modeli) tabanlı yapay zekasıyla enerji profesyonellerinin doğal dilde sordukları sorulara hızlı analiz sunan, kârlılığı artıracak kararları hızlandıran bir SaaS platformudur. Werer Energy: Yenilenebilir enerji alanında faaliyet gösteren, lityum batarya paketleri, hibrit invertör sistemleri ve ölçeklenebilir enerji depolama çözümleri geliştiren bir teknoloji girişimidir. ITU SEED Sahnesi: Beesage: Arıcılar için geliştirilen modüler erken uyarı sistemiyle bal verimini artıran, arı kolonisini koruyan ve kovan ziyaretlerini azaltan bir teknoloji sağlar. Fleetroot: Akıllı mobilite ve IoT platformu olarak, işletmelerin son teslimlerini, filo yönetimini ve bağlı varlıklarını gerçek zamanlı olarak takip etmelerini sağlar. FortyGuard: Ticaret, şehir sistemleri ve enerji sektörlerinde ölçeklenebilir yapay zeka destekli analizler sunar. 2 metre hassasiyetindeki sıcaklık verileriyle işletmelere gerçek zamanlı içgörüler sağlar. Key2Enable: Engelli öğrencilere yönelik, öğrenim ve iletişim süreçlerini destekleyen inovatif eğitim teknolojileri geliştirir. Waiter Call: Restoran sahiplerinin personel iş yükünü dengelemelerinde yardımcı olan dijital bir yönetim sistemidir. Yaşam Teknolojileri ve Medikal Teknolojiler Sahnesi: Bloocell Sağlık Teknolojileri: Kişiye özel üretilebilen, biyobozunur yapısıyla doğal yenilenmeyi destekleyen ve doku onarımında etkili çözümler sunan yapay doku teknolojisidir. CalibraMics: Bilgisayarlı Tomografi görüntülerinde veri standardizasyonu sağlayan, hibrit sistemler geliştiren ve üreten bir teknoloji girişimidir. Collaxir Arge ve Biyoteknoloji: Patentli yeşil teknolojisiyle balık ve tavuk atıklarını yüksek saflıkta kolajen peptitler ve değerli hammaddelere çeviren biyoteknoloji çözümleri geliştiren girişimdir. GODİ Biyoteknoloji: Yaşam bilimlerinin geleceğine yönelik öncüllük ederek ileri biyoteknolojik ürünler geliştiren bir girişimdir. MamaLabs: Anne sütü besleyici değerlerini analiz ederek, sonuçlarla doktorlar tarafından kişisel takviye veya beslenme önerisi sunan, emziren annelere destek teknolojisi sunmaktadır. Marin "kişiselleştirilmiş destek rutini": Uzman onaylı, yapay zeka tabanlı algoritmasıyla kullanıcı sağlık verilerine dayalı kişiselleştirilmiş destek çözümleri sunar. My Gene And Cell Therapies Biyoteknoloji: İthal eskitme otoantikor testleri yerine, serumdaki en düşük titreleri gün içinde hassas bir şekilde ölçen, genetik programlı akıllı hücre platformudur. RAYMARE: Tarımsal üretimde beslenme, su kıtlığı ve toprak verimliliği gibi küresel sorunlara bitki bazlı çözümler sunan bir derin teknoloji girişimidir. Yapay Zekâ ve Makine Teknolojileri Sahnesi: AirGemba: IoT ve yapay zeka teknolojilerini birleştirerek işletmelere operasyonel verilerden gerçek zamanlı içgörüler sunan bir süreklilik platformudur. ARCH Technology: Kullanıcının nabzını, doku oksijenlenmesini ve ödem miktarını ölçen, elde edilen verilere göre kan dolaşımını düzenleyen giyilebilir bir teknoloji ürünüdür. Corezzle Electronics: Elektronik bileşenleri 1 TL boyutundaki tek bir işlemci paketinde toplayarak, firmalar için kompakt ve yüksek performanslı çözümler sunar. DexterGPT: Yapay zeka altyapısı ile teknik bilgiyi gerektirmeden SEO ve dijital pazarlama çalışmalarını yürüterek, kullanıcıların maliyetten tasarruf etmesine yardımcı olur. Lunaar: Fiziksel ve dijital dünyalar arası deneyim farklarını gidererek, markalar ve tüketiciler için yeni nesil yapay zeka destekli ürün deneyimleri sunar. NCT Robotik: Otel, sağlık, eğitim ve etkinlik sektörleri için otonom robotlar geliştiren bir teknoloji girişimi olarak hizmet verir. Seri AI Systems: Yapay zeka desteği sağlayan, güvenli ve genişletilebilir bir akıllı sohbet platformudur. Uludoğan Savunma Sanayi: Savunma ve güvenlik alanlarında kullanılmak üzere; otonom uçuş yeteneği olan, yerli nano insansız hava araçları geliştiren bir girişimdir. Gayrimenkul ve İnşaat Teknolojileri Sahnesi: CIRCULA: Robotik imalat ve biyobazlı malzemeleri kullanarak sürdürülebilir çözümler geliştirir. CoBoT AI: Tasarım otomasyon yazılımı ve yapay zeka ajanlarıyla manuel süreçleri dijitalleştiren bir platform sunar. Myaircharger: Hızlı ve ekonomik şarj çözümleri sunarak, mekanlara şarj reklam ve müşteri etkileşimi sağlar. Sanamekan: Birçok etkinlik türü için mekan kiralama imkanı sunan çevrim içi bir platformdur. İK ve Regülasyon Teknolojileri Sahnesi: hiri.ai: İşe alım süreçlerini yapay zeka ile otonomlaştıran ve şirketlere verimlilik kazandıran bir platformdur. Sobrantech Dijital Dönüşüm: Firmaların dijital dönüşümünü uluslararası standartlarda gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Synaps AI: İşe alım süreçlerini otomatikleştiren bir platformdur. Tebli: Belge süreçlerini optimize eden hukuk teknolojisi platformudur. Waytogo: Koçluk ve mentorluk süreçlerini dijitalleştiren ve analiz eden bir şirket. WiseStella: Gemi işletmeciliğinde yapay zeka temelli analizler sunan bir SaaS platformudur. E-Ticaret ve Platformlar Sahnesi: BINCLUSIVE: Engelli bireylerin erişimini kolaylaştıran yapay zeka tabanlı kullanıcı deneyimi platformudur. Ranke Studios: Psikolojik derinliği yüksek oynanış biçimleriyle oyunlar geliştiren bir stüdyo. VOTLOG: Mobil odaklı tüketici araştırma platformudur. SociaPol: No-code altyapılı metaverse platformudur. Trilema Wallet: Blockchain tabanlı cüzdan alt yapısı sunar. Dijital ödeme çözümleri sağlar. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Kraliçe Arıyı Uzun Yaşatan Arı Sütü, İnsanlar için de Sağlık Kalkanı Haber

Kraliçe Arıyı Uzun Yaşatan Arı Sütü, İnsanlar için de Sağlık Kalkanı

Fitoterapi alanında dünya çapında tanınan Fransız Arkopharma, kış aylarında bağışıklık sistemini desteklemek amacıyla geliştirdiği Royal Jelly Immunity Plus ürününde arı sütü, propolis, ekinezya ve polen kullanıyor. Bu ürün, direnci artırıcı etkileri ile biliniyor. Diğer arı sütlerinden ayıran en önemli özelliği, birinci sınıf arı sütü kullanılarak formüle edilmiş olmasıdır. "Süper gıda" tanımına girenler Arı sütü, işçi arıların tükürük bezlerinden salgılanan bir madde olup kraliçe arı ve larvaların beslenmesinde kullanılır. %65'i su olan bu madde, protein, lipitler, çeşitli amino asitler, A, E, C ve D vitaminleri ve bol miktarda demir ve kalsiyum gibi mineraller içerir. Dolayısıyla insanlar için de oldukça besleyici bir gıda olarak kabul edilir. Arı kovanlarını koruyan propolis, insan sağlığı için de güçlü bir kalkan görevi görür. Royal Jelly Immunity Plus, Brezilya kaynaklı bir tür olan "tarla biberiyesi" kullanılarak elde edilen yeşil propolisin yanı sıra, genellikle Avrupa kavak tomurcuklarından elde edilen kahverengi propolis içermektedir. Bu propolis türü, kovanların "doğal kalkanı" olarak bilinir. Royal Jelly Immunity Plus’ın nitelikleri Organik arı sütü içeriği sayesinde doğal bir antibiyotik görevi üstlenir. Antibakteriyel ve antiviral etkileri vardır. Vücudun direncini artırır. Üst solunum yollarını destekler. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Ruh halini iyileştirmeye katkı sağlar. Kolesterol ve kan şekeri seviyelerinin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Arkopharma’nın sürdürülebilirlik anlayışı Doğaya olan borcunu ödemek - Arıcıdan nihai ürüne kadar üst düzey izlenebilirliği sağlamak, - İyi hayvancılık uygulamaları ve ölüm oranlarını izleyerek yaklaşık 100 milyon arının korunması, - Yem bölgesi çevresindeki kimyasal ve elektromanyetik kirliliği sınırlandırarak İç Moğolistan'daki 150 km2'lik koruma alanının korunmasına katkıda bulunmak, - Arı kovanlarının 20 km yarıçapında toprak, hava ve su kalitesini izlemek, - Yerel arıcılara ve 3440 kovana etik bir tüzük aracılığıyla uzun vadeli destek vermek. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

122 Yaşına Kadar Yaşamak Mümkün Haber

122 Yaşına Kadar Yaşamak Mümkün

BİYOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ercan Varlıbaş, biyoteknolojinin tarım, sağlık, gıda ve hayvancılık gibi kritik alanlara yapacağı katkılarla 122 yaşına kadar sağlıklı bir yaşamın mümkün olabileceğini söyledi. Varlıbaş, İstanbul’da kurulan Biyoteknoloji Vadisi ile Türkiye’nin bu sektörde önemli bir adım attığını açıkladı. Türkiye’nin amacının, 10 yıl içinde biyoteknoloji alanında dünyadaki en iyi 10 ülke arasına girmek olduğunu belirtti. Yaklaşık 2,7 milyon metrekare üzerinde ve 4,5 milyar dolar yatırımla oluşturulan Biyoteknoloji Vadisi, Türkiye’nin bilim ve teknoloji merkezli kalkınma hedeflerinde önemli bir pozisyon alıyor. Araştırma, üretim, girişimcilik ve sanayi iş birliğinin aynı yapı altında toplandığı bu vadi, ulusal biyoteknoloji kapasitesini artırmayı hedefliyor. Biyoteknoloji Sanayicileri Derneği (BİYOSAD) ve Biyoteknoloji İhtisas Organize Sanayi Bölgesi (BİOSB) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Ercan Varlıbaş, Türkiye’nin ekonomik güç bakımından 22., biyoteknolojide ise 48. sırada olduğunu belirterek, “Bu durumu değiştirmek için Türkiye’yi 10 yıl içinde biyoteknoloji liderleri arasına sokmayı hedefliyoruz” dedi. Varlıbaş, vadinin yalnızca üretim ve Ar-Ge sahası değil, ulusal yenilik politikalarının uygulanacağı birleşik bir ekosistem olduğunun altını çizdi. “Biyoteknoloji Vadisi, Türkiye’nin bilim odaklı büyümesine yön verecek. Yerli ve yabancı yatırımcılarla ekosistemi güçlendirip bilimi toplumsal yaşama entegre etmeyi amaçlıyoruz” değerlendirmesinde bulundu. Projenin hedefleri arasında 20 bin kişilik istihdam, 15 milyar dolarlık ihracat ve 300 girişimcilik projesinin desteklenmesi bulunuyor. “BİYOTEKNOLOJİ ZENGİNLİK, SAĞLIK VE UZUN YAŞAM DEMEK” Türkiye ve dünyadan bilim insanlarının bir araya geldiği 2. Uluslararası Sürdürülebilirlik için Biyoteknoloji Çözümleri Kongresi (Biotech4SUS), Gebze Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde yapıldı. Kongrede konuşan Dr. Ercan Varlıbaş, biyoteknolojiyi “zenginlik, sağlık ve uzun yaşam” kelimeleriyle tanımladı. Varlıbaş, biyoteknolojinin sadece bir bilim alanı değil, aynı zamanda ekonomik büyümenin öncüsü olduğunu belirterek, “Dünyada resmi kayıtlara geçmiş en uzun ömürlü insanlardan biri 122 yıl yaşadı. Biyoteknoloji, sağlıklı ve stresten uzak yaşam sürelerini artırmayı sağlıyor” dedi. Biyoteknolojinin tarım, sağlık, gıda ve hayvancılık gibi kader belirleyici sektörlerde değişiklik yaratacağını ifade eden Varlıbaş, “Bu sektör, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme stratejisinde kilit rol oynamaya devam edecek” açıklamasında bulundu. “BİYOTEKNOLOJİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN ANAHTARI” Dr. Ercan Varlıbaş, Türkiye’nin biyoteknoloji atılımının artık sadece sanayi düzeyinde değil, bilimsel bir politika temelinde ilerlediğini anlatarak, “Biyoteknoloji doğayı taklit etmez, onunla iş birliği içinde çalışır. Günümüzde iklim değişikliği, gıda güvenliği, sağlık ve enerji tasarrufu gibi meselelerin çözüm adresi biyoteknolojidir. BİYOSAD olarak kamu, sanayi ve üniversiteleri ortak bir paydada topluyoruz. Amacımız sadece üretim yapmak değil, bilimin etik, çevreci ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlamak. Türkiye’yi sadece biyoteknolojik ürünlerinde değil, bilimsel seviye ve sürdürülebilirlik konusunda da örnek bir ülke yapmakta kararlıyız” şeklinde konuştu. Dr. Ercan Varlıbaş ayrıca konuşmasında, Biyoteknoloji Vadisi’nin sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası alanda da etkili olmayı hedeflediğini belirtti. Dr. Varlıbaş, “Türkiye artık bu sektörde aktif rol üstleniyor. Kore ve Tayvan’da temaslarımız oldu, Boston’da iki kongreye katıldık. Gelecek yıl San Diego’ya Türkiye Pavilyonu kuracağız. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi, Sağlık ve Ticaret Bakanlıkları da bizlerle birlikte olacak” dedi. “YERLİ İLAÇ, TÜRKİYE’NİN BİLİMSEL ÖZGÜRLÜĞÜ AÇISINDAN KİLİT BİR DÖNEMEÇ” Yerli biyoteknolojik ilaç üretimde Türkiye’nin ulaştığı noktayı vurgulayan Dr. Ercan Varlıbaş, “5 yıl önce İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi ile başlatılan VSY Biotechnology tarafından desteklenen yeni biyoteknolojik ilaç molekülü projesi laboratuvar evrelerinde başarılı sonuçlar elde etti. Molekülümüz izole edilip tanımlandı ve güvenilirlik ile etkinlik açısından ön klinik testlerde umut verici sonuçlar verdi. Eğer insan aşaması klinik çalışmaları da iyi sonuçlanırsa, üretimi Biyoteknoloji Vadisi’nde yapacağız. Kendi molekülünü geliştiren bir ülke olmak yalnızca sağlıkta değil, bilimde de bağımsız olmayı getirir. Amacımız Türkiye’yi ilacını geliştiren, teknolojisini üreten ve bilgisini pazarlayan bir ülke konumuna getirmek. Bu süreç, Türkiye’nin bilimsel bağımsızlığı açısından kritik bir eşik olacaktır” şeklinde konuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Türk tarım ihracatını 50 milyar dolara taşıyacak kadrolar geliyor Haber

Türk tarım ihracatını 50 milyar dolara taşıyacak kadrolar geliyor

Türkiye, yıllık 36 milyar dolarlık tarım ürünü ihracatıyla gıda ihracatında 50 milyar dolara ulaşmak ve "dünyanın gıda ambarı" unvanını korumak adına gençleri tarıma entegre etmeye devam ediyor. Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkan Yardımcısı ve Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi" programını üçüncü kez düzenlediklerini, iklim ve ekonomik koşulların göz önünde bulundurularak tarımsal üretimi sürdürülebilir kılmayı ve bu süreçte yenilikçi gençleri tarıma dahil etmeyi hedeflediklerini belirtti. Türk tarım sektörünün her yıl 74 milyar dolar katkıda bulunduğunu vurgulayan Uçak, sektörün üretimden pazarlamaya, lojistikten eğitime kadar birçok sorunla karşılaştığını dile getirdi. "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi'ni üçüncü kez uygulamaya koyuyoruz. Amacımız; girişimci gençlerin tarım sektörüne kazandırılması ve üretim sürdürülebilirliğinin teknoloji ile desteklenmesi. Tarımdaki yaş ortalaması 55'e yükseldi ve bu durum gençlerin kentlere göç etmesiyle sektörde risk yaratıyor. Ziraat ve Gıda Mühendisliği eğitimi alan 83 gencimiz, üretimden lojistiğe, AR-GE'den pazarlamaya kadar çeşitli konularda dört haftalık bir eğitim alacak. Eğitimlerimize katılanların sayısı 200'ü aştı. Türk tarımının 50 milyar dolar ihracat hedefine, genç ve vizyon sahibi kadrolarla ulaşacağımıza inanıyoruz. Ege Bölgesi'nden bu ihracata 10 milyar dolar katkı yapmayı hedefliyoruz" şeklinde konuştu. İlk ders gıda sistemlerinde yeni yaklaşımlar ve beklentiler "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi"nin ilk gününde Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet ALTINDİŞLİ, "Tarım ve Gıda Sistemlerinde Yeni Yaklaşımlar ve Beklentiler" başlıklı dersi gerçekleştirdi. Eğitimde organik ve konvansiyonel tarımda tüketici ve üretim sistemlerinin yeni ihtiyaçlarına nasıl cevap verebileceği, sürdürülebilirlik kriterlerinin nasıl sağlanacağı tartışıldı. Ecoland Institute Kurucu Ortağı Tolga Erkmen, "Hayallerin Geleceğe Dönüşümü" üzerinde durduğu eğitimiyle katıldı. Teknolojik, ekonomik ve sosyal alanlardaki değişimlere dair gençlere yeni bakış açıları sundu. Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Özlem Kızılırmak Esmer, "Biyobozunur Ambalajlar ve Atık Yönetimi" konusuna değinerek, gıda atıklarının azaltılmasına katkı sağlayacak olan ambalaj teknolojilerini gençlerle paylaştı. "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi"nin ikinci gününde ise İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tuğba Tuğrul, "Tarım Ürünlerinde Markalaşma ve Dijital Pazarlama" dersini verdi. Sektörde rekabetçiliği artırmak için markalaşmanın önemini vurgularken, gençlere dijital kampanya tasarlama becerisi kazandırdı. Zirai Mücadele İlaçları Üreticileri Derneği (ZİMİD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Kaya, "Pestisitler ve Gıda Güvenliği" üzerine sunum yaparak ülkemizde ve dünya çapında gıdayla ilgili güncel sorunlar, sürdürülebilirlik ve gıda güvenliği konularında bilgi verdi. "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi"ne katılan genç mühendis adaylarına devlet desteklerini Ege İhracatçı Birlikleri Devlet Yardımları Departmanından uzman isimler aktardı. Sürdürülebilir Tarım Bilimsel AR-GE Kooperatifi Kurucusu Prof. Dr. Meltem Onay, "Tedarik Zincirinde Sürdürülebilirlik, Karbon & Su Ayak İzi Takibi, Blockchain ve İzlenebilirlik" eğitimi ile tarım ve gıda sektöründe çevresel ayak izinin azaltılmasının ve bunun sağlanmasının önemini vurguladı. Katılımcılar, 4 hafta boyunca teorik ve pratik derslerle birlikte şirket ziyaretleri, atölye çalışmaları gerçekleştirdikten sonra birer sunum yapacaklar. Programın sonunda ise bir sertifika takdim edilecek. Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği'nin 2022'de ilk kez düzenlediği "Üçüncü Kuşak Tarım Girişimciliği Eğitimi"ne 55 kişi katılmıştı, 2024'te bu eğitim programına 82 genç gıda ve tarım mühendisi adayı dahil olmuştu. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.