Hava Durumu

#Sağlık Bakanlığı

giresunsonhaber - Sağlık Bakanlığı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Sağlık Bakanlığı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Koruyucu sağlığa ayrılan pay yetersiz, aile hekimleri zorda Haber

Koruyucu sağlığa ayrılan pay yetersiz, aile hekimleri zorda

2026 yılı için Sağlık Bakanlığı'nın bütçesi 1,47 trilyon TL olarak açıklandı, ancak koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılan kısım yalnızca yüzde 27'de kaldı. Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Dr. Ahmet Mehlepçi, bu durumun koruyucu sağlık programları ve aile hekimliği çalışanları üzerinde olumsuz etkiler yapacağını belirtti. ANKARA (İGFA) - 2026 yılı için Sağlık Bakanlığı'nın bütçesi ortaya çıktı. Bakanlığın toplam bütçesi 1 trilyon 474 milyar 947 milyon TL olarak hesaplanırken, bunun sadece yaklaşık 406 milyar TL'si (yüzde 27) koruyucu sağlık hizmetleri için kullanılacak. Geriye kalan yüzde 72'lik dilim ise tedavi edici hizmetlere tahsis edilecek. Birlik ve Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Dr. Ahmet Mehlepçi, koruyucu sağlık hizmetleri bütçesinin yetersiz kaldığını ifade ederek, personel maaşları çıkarıldığında kişi başına düşen miktarın sadece 2 bin 476 TL olduğunu söyledi. Dr. Mehlepçi, “Bu rakam, rahim ağzı kanserine karşı koruma sağlayan HPV aşısının tek bir dozunu karşılamak için bile yeterli değil. Aralık ayında temin edileceği belirtilen HPV aşıları hala sağlanmadı; mevcut bütçe ile sağlanması da mümkün değil gibi görünüyor” diye konuştu. Dr. Mehlepçi, sağlık çalışanlarının ücretlerine yapılacak zammın yüzde 28’den yüzde 11’e indirildiğini, bu durumun özellikle aile hekimliği sistemini sürdürülemez bir duruma getirdiğini vurguladı. Sağlık bütçesindeki yüzde 67'lik artışa karşılık, çalışanlara yapılacak zam oranının düşürülmesinin mali ve idari yükleri artırdığına dikkat çekti. Ayrıca Dr. Mehlepçi, deprem bölgelerindeki sağlık altyapısının yeterince güçlendirilmediğini belirterek, “Deprem bölgelerinde 350 bin konut teslim edilmiş olmasına rağmen, 10 milyondan fazla insanın yaşadığı alanlarda bugüne kadar sadece 2 Aile Sağlığı Merkezi kurulmuş durumda” dedi. Bakanlığın bazı sahte birimler aracılığıyla bütçe aktardığını iddia eden Dr. Mehlepçi, “Kâğıt üzerinde ‘sıfır nüfuslu’ yaklaşık 2 bin 500 sahte birim oluşturulmuş. Bu birimler üzerinden Maliye’den bütçe alınıyor; ancak kaynak aile hekimliğine aktarılmıyor, Bakanlığın döner sermayesinde kullanılıyor” şeklinde konuştu. Dr. Mehlepçi, bütçedeki dengesiz dağılımın hem koruyucu sağlık hizmetleri üzerinde hem de saha düzeyinde aile hekimliği uygulamalarında olumsuz etkiler yarattığını belirterek, yetkilileri tedbir almaya çağırdı.

Yeni H3N2 varyantı ve korunma yöntemleri Haber

Yeni H3N2 varyantı ve korunma yöntemleri

Son haftalarda dünya genelinde gündemde yer bulan H3N2 varyantı, influenza A virüsünün alt türlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Güney Yarım Küre'nin sezon sonu verileri, bu alt türün beklenilenin ötesinde hızla yayıldığını gösterirken, İngiltere ve Japonya gibi Kuzey Yarım Küre ülkelerinde varyantın sezon başında süratle baskın hale geldiği gözlemleniyor. İSTANBUL (İGFA) - İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Cengiz Duygulu, bu yıl grip dinamiklerinin küresel çapta alışılmışın dışında olduğunu belirterek, H3N2'nin K alt soyunun İngiltere ve Japonya'da erken dönemde yüzde 90 oranında baskın olduğunu söyledi. Bu durumun aşı uyumsuzluğu riskini gündeme taşıdığını ifade eden Dr. Duygulu, "Aşı, ağır hastalık, yoğun bakım ihtiyacı ve ölüm riskini azaltmada önemli bir rol üstleniyor. Ancak bu yıl, önceki yıllardan farklı bir grip dinamiği ile karşılaşmamız olası" dedi. YENİ VARYANTIN SEMPTOMLARI Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın paylaştığı verilere göre, Ekim ayının son iki haftasında influenza bildirimi yapılmazken, yeni varyantın olası belirtileri arasında; ani yükselen ateş, kas ve eklem ağrıları, yoğun halsizlik, kuru öksürük bulunuyor. Özellikle risk grubundaki bireylerin dikkatli olmaları gerekmekte. KIŞ DALGASI BEKLENTİSİ Dr. Duygulu, grip riskini en etkin şekilde azaltmanın aşılamadan geçtiğini ve her yıl olduğu gibi bu yıl da mevsimsel grip dalgasının beklendiğini belirtti. Yeni varyantın seyrine bağlı olarak dalganın daha erken başlayabileceği öngörülüyor. Topluma yönelik koruyucu tedbirler arasında; kapalı alanlarda maske takılması, ellerin sık sık yıkanması, kalabalık ortamlarda mesafenin korunması, risk gruplarının mutlaka aşılanması gerektiğini belirten Dr. Duygulu; yüksek ateş, nefes darlığı, genel durum bozukluğu ve dinlenmeyle geçmeyen halsizlik durumlarında zaman kaybetmeden bir sağlık kurumuna başvurulması gerektiğini tavsiye etti. Dr. Duygulu, yeni H3N2 varyantının özellikle risk gruplarında daha ciddi seyredebileceğini vurgulayarak, semptomları hafife almadan koruyucu adımların zamanında atılmasının bu yıl her zamankinden daha önemli olduğunu belirtti.

Türkiye'de organ nakli bekleyen hasta sayısı alarm veriyor Haber

Türkiye'de organ nakli bekleyen hasta sayısı alarm veriyor

3–9 Kasım tarihleri arasında gerçekleşen Organ Bağışı Haftası dolayısıyla konuşan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, Türkiye'de 30 binin üzerinde hastanın organ nakli beklediğini söyleyerek, “Bir organ bağışı birçok kişiye hayat umudu olur” açıklamasında bulundu. “Organ Bağışı: En Değerli Yaşam Hediyesi” Prof. Dr. Hamdi Karakayalı: “Türkiye'de binlerce kişiye tek yaşam umudu organ bağışıdır” İSTANBUL (İGFA) - Sağlık Bakanlığı'nın 2025 yılı verilerine göre Türkiye'de 25 bin 245 kişi böbrek, 2 bin 650 kişi karaciğer ve 1.477 kişi kalp nakli için beklemekte. Diğer organlar da düşünüldüğünde, 30 bini aşkın kişi için organ bağışı bir yaşam umudu olmaktadır. Fakat, geçtiğimiz yıl tespit edilen 2 bin 79 beyin ölümünün yalnızca yüzde 17'si organ bağışıyla neticelendi. Organ nakli bekleyen hasta sayısının her yıl daha da arttığını belirten Prof. Dr. Karakayalı, “Son dönem yetmezliklerinde böbrek, karaciğer ve kalp gibi organlar için nakil tek çözümdür. Kalp bekleyenler içinse canlı bir bağışçı imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla her bağış, birçok insana yaşam şansı tanır” şeklinde konuştu. TÜRKİYE ORGAN NAKLİNDE LİDER ÜLKELER ARASINDA Prof. Dr. Karakayalı, Türkiye'nin organ naklinde yakaladığı başarıyı da vurgulayarak, “Ergen ve çocuk hastalar için sağ kalma oranları yüzde 90'ın üstünde. Bu başarı, karaciğer ve böbrek nakli için Türkiye'nin uluslararası hastalar tarafından tercih edilmesine neden oluyor. Hatta birçok yabancı doktor ülkemize gelerek nakil cerrahisini bizden öğrenmektedir. Türkiye, organ naklinde dünya genelinde söz sahibi bir konumda.” dedi. Karakayalı, Türkiye'deki kadavradan organ bağışı oranının düşüklüğüne işaret etti. “Dünya genelinde bir milyon nüfus başına düşen bağış sayısını gösteren pmp değeri İspanya'da 47, Fransa’da 26, İtalya’da 25 iken, Türkiye’de yalnızca 3,6” diyen Karakayalı, “Batı ülkelerinde yapılan organ nakillerinin yaklaşık yüzde 80’i kadavradan olurken, bizim bu oranımız yüzde 15–20 mertebesinde. Bu durum, organ bağışı oranlarını artırmanın ne kadar kritik olduğunu gösteriyor.” diye ekledi. Karakayalı, kadavradan bağışların toplumun sağlık bilincinin bir göstergesi olduğunu belirterek, “Her hasta için canlı bir verici bulunmamaktadır. Özellikle kalp nakline ihtiyacı olan hastalar için kadavra bağışı tek umut kaynağıdır” dedi. ORGAN BAĞIŞI ARTIK E-DEVLET ÜZERİNDEN YAPILABİLİR Prof. Dr. Karakayalı, vatandaşların organ bağışı yapmak için hastanelerin organ nakli koordinatörlüklerine ve il sağlık müdürlüklerine başvurabileceklerini hatırlattı. Ayrıca yeni düzenlemeyle organ bağışının artık e-Devlet portalı üzerinden de yapılabildiğini belirtti. Toplumda organ bağışına dair pek çok yanlış bilginin olduğuna dikkat çeken Karakayalı, “Beyin ölümü gerçekleşmiş hastanın yeniden iyileşebileceği gibi bir yanılgı var. Ancak beyin ölümü tıbbi olarak geri dönüşsüz olup, kişi yaşamını yitirmiştir. Bu aşamada organlar kısa bir süre için cihaz yardımıyla canlı tutulabilir. Nakil işlemi sırasında acı ya da his durumu söz konusu değildir” dedi. Türkiye'nin, organ bağışı ve nakil süreçlerinde uluslararası güvenlik standartlarını karşıladığını vurgulayan Karakayalı, “Bütün organ nakil işlemleri Sağlık Bakanlığı gözetiminde, ulusal koordinasyon sistemiyle gerçekleştirilmektedir. Organların kötüye kullanımı mümkün değildir” açıklamasında bulundu.

Türk Cerrahlar Hollanda’da İlk Canlı Donör Naklini Gerçekleştirdi! Haber

Türk Cerrahlar Hollanda’da İlk Canlı Donör Naklini Gerçekleştirdi!

Türk cerrahlar, Hollanda'nın en köklü ve saygın sağlık kurumlarından biri olan Leiden Üniversitesi Hastanesi'nde, ülkenin ilk yetişkin canlı verici karaciğer naklini gerçekleştirdi. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Hamdi Karakayalı ve Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz ile Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Yaman Tokat, Hollanda'da ilk kez yapılan canlı verici karaciğer naklini gerçekleştiren isimler oldular. Bir zamanlar yabancı cerrahların bilgi ve deneyimini alırken, bugün Türk cerrahlar, başta canlı verici organ nakilleri olmak üzere dünyaya öncülük ediyor. Sahip oldukları bilgi ve deneyimleriyle uluslararası alanda örnek alınan hekimler, eğitimler düzenliyor, operasyonlarda liderlik yapıyor. Bunun yakın zamanda görülen örneklerinden biri, 450 yıl önce bir ödül olarak kurulan ve bugün Leiden olarak bilinen 250 bin nüfuslu üniversite şehrindeki Leiden Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşti. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi'nden Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz ve Prof. Dr. Yaman Tokat, Hollanda'da Leiden Üniversitesi Hastanesi'nde ilk kez yapılan canlı verici karaciğer naklinde önemli bir başarıya imza atarak üniversitenin tıp tarihinde yeni bir bölüm açılmasına katkıda bulundular. Geçen yıl Türkiye’ye gelmişlerdi Türk hekimler, kadavradan organ naklinde dünya genelinde alt sıralarda yer almakla birlikte, canlı verici organ naklinde ilk sırada bulunuyor ve bu alandaki bilgi ve deneyimlerini dünya çapında meslektaşlarıyla paylaşıyor. Prof. Dr. Hamdi Karakayalı, yakın zamanda Hollanda’da Leiden Üniversitesi Hastanesi’nde gerçekleştirdikleri canlı verici karaciğer naklini şöyle anlattı: “Geçen yıl, Leiden’in organ nakli ekibi (cerrahlar, gastroenterologlar, radyologlar, patologlar, anestezi ve yoğun bakım uzmanları, ameliyat hemşireleri) Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Organ Nakli Merkezi’mizi ziyaret ederek, bir hafta süresince üç karaciğer nakli operasyonumuzu gözlemlemişlerdi. Ülkelerine döndükten sonra ilk vakaları için alıcı ve verici hazırlandı ve online gerçekleştirdiğimiz konsültasyonda uygun olduklarını belirleyip ameliyat tarihini kararlaştırdık. 45 yaşındaki hastaya 29 yaşındaki yeğeninden alınan karaciğer 13 saat süren başarılı bir operasyonla nakledildi. Bu arada verici ameliyatı, Tayvan’dan katılımcı bir cerrah tarafından robotik teknikle yapıldı. Leiden Üniversitesi Tıp Fakültesi gibi dünyaca bilinen prestijli bir kuruma böyle bir katkı sunmaktan ülkemiz adına gurur duyduk.” Türkiye canlı verici nakil başarısında dünyada 1. sırada Halen resmi verilere göre, Sağlık Bakanlığı Organ Nakli Bekleme Listesi'ne kayıtlı 35 bini aşkın hastanın çoğunun acil organ nakline ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Prof. Dr. Karakayalı, “Organ bağışı talebi karşılayamıyor ve birçok hasta bekleme sürecinde ne yazık ki hayatını kaybediyor, bu sırada listeye sürekli yeni hastalar ekleniyor. Ancak canlı vericili karaciğer nakli sayıları ülkemizde birinci sırada yer alıyor. İdeal olan kadavradan bağış oranının yükselmesi fakat bunun artırılması gerekiyor” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Karakayalı, Sağlık Bakanlığı’nın yeni açıkladığı yönetmelik sayesinde organ bağışı beyanlarının E-Devlet ve E-Nabız üzerinden yapılabileceğini belirterek, bunun kadavradan bağışı artırmada umut verici bir gelişme olduğuna dikkat çekti. Kaynak: (KAHA) Kapsül Haber Ajansı

Muharip personele tıbbi görev... Kritik müdahalelere yeni yönetmelik Haber

Muharip personele tıbbi görev... Kritik müdahalelere yeni yönetmelik

Türk Silahlı Kuvvetleri, Jandarma, Sahil Güvenlik ve Polis Özel Harekât birimlerinde görev yapan sağlık meslek mensubu olmayan personele, sağlık personeli yokluğunda belirli acil tıbbi müdahaleleri yapma yetkisi verildi. Bugünkü Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikle birlikte, bu personelin görev süresiyle sınırlı olmak üzere hayat kurtarıcı müdahalelerde bulunmasının önü açıldı. ANKARA (İGFA) - İçişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak imzasıyla yayımlanan yönetmelik, operasyonel sahada görev yapan ancak sağlık meslek mensubu olmayan personelin, sağlık hizmetine ulaşılıncaya kadar yetkili kılındığı acil tıbbi müdahaleleri ve bu yetkilendirmeye ilişkin eğitim süreçlerini düzenledi. Yeni düzenlemeyle birlikte, özel eğitimden geçen personel artık olay yerinde; CPR uygulamak, kanamayı durdurmak, açık göğüs yaralanmalarına müdahale etmek, intravenöz girişimlerde bulunmak, bazı ilaç ve sıvıları uygulamak gibi çok sayıda müdahaleyi gerçekleştirebilecek. Yetkilendirme sadece görev süresi ve görevle sınırlı olacak ve tüm uygulamalar belirlenen sağlık protokolleri çerçevesinde yürütülecek. 5 YILDA BİR TAZELEME EĞİTİMİ ŞART Yönetmelik kapsamında görevlendirilecek personele, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kurumlar tarafından 260 saatlik teorik ve pratik eğitim, ardından savaş ortamının simülasyonu yapılan merkezlerde 60 saatlik uygulamalı eğitim verilecek. Eğitimlerini başarıyla tamamlayanlara yetki belgesi düzenlenecek. Bu belge 5 yıl süreyle geçerli olacak ve süresi dolan personel tazeleme eğitimine tabi tutulacak. 2016 YÖNETMELİĞİ YÜRÜRLÜKTEN KALKTI Yeni yönetmelikle birlikte, 22 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe giren eski yönetmelik de resmen yürürlükten kaldırıldı. Böylece hem yetkiler hem de eğitim içerikleri güncellenerek sahadaki ihtiyaçlara daha uygun bir çerçeve oluşturulmuş oldu. Söz konusu yönetmeliğin detaylarına ulaşmak için tıklayabilirsiniz

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.